Türkiye’nin Notu Nereye Kadar Çıkar?

Bu yazıyı paylaş
X It! LinkedIn Facebook

Notu artırmayınca, düşürünce beğenmediğimiz, tüm dünyada da haklarında iyi şeyler düşünmeyenlerin sayısı gittikçe artan kredi derecelendirme kuruluşlarından birinin Türkiye’nin notunu artırması –bazılarına göre erken ve süpriz bir şekilde- devamı gelir mi diye tartışılırken, esas soru ve tartışılması gereken “ne kadar süre içinde Türkiye’nin notu nereye kadar çıkar?” olmalı.

Amerika Bile Notunu Koruyamazken 

Amerika notunu koruyamazken, Avrupa ülkelerinin durumu belli iken, Euro bölgesinin sıkıntıları tam çözülmemişken, Türkiye’nin görünümünden sonra notunun artırılması ve özellikle büyük yatırım fonlarının yatırım yapmadan önce zorunlu olarak en az kredi derecelendirme kuruluşunun “yatırım yapılabilir seviyesinde” derecelendirdiği ülkelerin piyasalarında yatırım yapabilmeleri için baktıkları bu not olayında hemen bir büyük fon girişini beklemek içib biraz erken olacaktır. Maliye Bakanı’nın açıkladığı gibi 10 milyar doların üzerinde bir rakam olabileceği de kısa vade de olmasa da, özellikle uzun vadede olabilecek bir rakamdır. Fakat Türkiye piyasalarının bu kadar derinliği olacak mı? Var mı?

Radikal Blog’da geçen haftaki yazılarımda belirttiğim konuları tekrarlamadan, şu noktaya dikkat çekmek gerekir:

Halihazırda Amerika’nın bile büyümesi istihdamın artmasına bağlı iken, Türkiye’nin uzun yıllar zorlukları olmaya devam edecektir. İkilem şeklinde 

  • Cari açığını fazlalaştırmadan büyümek
  • Tasarrufunu artırırken istihdamı artırarak büyümek
  • Sıcak parayı kısıtlamadan sabit dış yatırımları çekebilmek
  • Bütçe fazlası verirken altyapı yatırımlarını azaltmamak, yatırımı teşvik etmek
Yeni bir yüzyılda öyle bir teknolojik bir altyapı veya çalışma ortamı veya ekonomik sistem olur ki istihdamın artmadığı bir ortamda da ekonomiler büyür, nüfus artışı olmadan da ekonomiler büyür, refah artar ise, o zaman belki bu bildiklerimiz, bütün yazılanlar, çizilenler değişir elbette ama, şu anda yüzyılımızın gerçekleri ne yazık ki, istihdamın artmasından başka zorunluluğumuz yok. 

Nüfus Artış Hızımız Ne Olursa Olsun İstihdam Yaratmalıyız

İstihdam rakamları, işsizlik oranlarının hangi tarafından bakarsak bakalım, nüfus artış hızımız ne olursa olsun, Başbakan’ın istediği şekilde “3 çocuklu” olmasa bile, “gizli işsizlik” diyebileceğimiz genç nüfusumuzun büyük bir bölümüne iş sağlamazsak bütçenin açık vermesinin önüne geçmek, özellikle sosyal güvenlik açıklarını kapatmak gittikçe, yıllar itibariyle zorlaşacaktır. 

Kişi başına milli gelirin bir üst dilime gelmesi için “eğitim”in önemi özellikle Ekonomi yönetimince çeşitli defalar ifade edilmiş olmasına rağmen, istenen ile uygulananların çelişik olması bu konuda kısa vadede önemli katkılar sağlamayacağını gösteriyor demek yanlış olmaz.

Genç nüfusun iyi eğitilmemesi bir yana, istihdam yaratma konusunda hemen akla “girişimcilik” gelmesi, girişimciliği her gencin bir şirket kurması anlamında düşünülüyor gibi uygulamalar veya açıklamalar olması karamsarlığımın ana nedenleridir. 

Tüm bunlara rağmen, yeni teşviklerin orta vadede etkileri, yeni bireysel emeklilik sisteminin orta vadede etkileri ile büyüme, tasarruf, istihdam, cari açık gibi konularda olumlu katkıları olacağı varsayımı ve not artışları ile başta sıcak ve sonrasında dolaylı olarak da artan sabit dış yatırımların ve sermaye girişlerinin en 10 yıllık dilimde Türkiye’nin sağlıklı büyümesine olumlu katkılarını olacağını tahmin etmek için müneccim olmaya gerek yok. 

Büyük Bir Kriz Daha Olmaz İse

Türkiyemizde büyük bir doğal afet, büyük bir kriz -içte veya dışta- olmaz ise; 19802lerde olduğu gibi ama bu sefer çok yüksek oranda bir enflasyon oranı ile değil, normal bir seviyede enflasyon ile düzenli ve saplıklı büyüme dönemi Türkiye için kaçınılmazdır. 

Bu dengeyi, bu düzeni, bu trendi bozmak için birilerinin epey bir çaba sarf etmesi, gerçekten çok beceriksiz olması gerekir. Ama bu demek değil ki bazı sektörlerde dönemsel olarak balonların –varsa- (mesela gayrimenkul) patlamayacak ve alışık olunan şekilde sanal bir şişkinlik olmaya devam edecektir. Avrupa’da, Amerika’da büyük bankalar batarken, Türkiye’de artık bankalar batmaz ama, belki bir o kadar etkisi olacak büyük gayrimenkul veya inşaat firmalarının zor durumda kalması (büyük bir kaç örnek, Anadolu’da küçük yüzlerce, orta büyüklükte onlarca yaşandı, yaşanacaktır..) sürpriz olmayacaktır. 

Sonuç olarak, Türkiye’nin notu, kağıt üstünde olsa bile, kişi başına milli geliri bir üst dilime çıkıncaya kadar artmaya devam edecektir. Yeni bir yükselen kanal ve trend içindedir. Siyasi ve global etkilerden etkilenmeler olsa da bu kanalın bozulması artık biraz zor olacaktır. 

http://blog.radikal.com.tr/Sayfa/sicak-paranin-sicakligi-ekonominin-kirilganligina-karsi-4609


http://blog.radikal.com.tr/Sayfa/bireysel-emeklilik-borsa-kucuk-yatirimci-4682

3777 kere okundu


Etiketler:

ODTÜ İşletme Mezunu olan Cihan ÜRTİŞ, iş deneyimi olarak büyük bölümünü Hazır Giyim sektöründe çeşitli pozisyonlarda çalışarak ve son olarak Tedarik Zinciri – Dış Ticaret Direktörlüğü ile İthalat, İhracat, Satınalma, Dış Ticaret, Gümrük, TURQUALITY gibi alanlarda yöneticilik yapmıştır.

Eskişehir ve Çevresi ODTÜ Mezunları Derneği Yönetim Kurulu üyesidir.

2012 itibariyle serbest çalışan Cihan Ürtiş, siyaset ve ekonomi konularında araştırmalar yapmakta bazıları çeşitli gazete, dergi ve internet sitelerinde yayınlanmış yazılarının yanında yayınlanmaya hazırlanan öykü, deneme ve şiir çalışmaları da bulunmaktadır.

ücretsiz üye olun
Reklam

Destekçilerimize Teşekkürler


Kozyatağı Mahallesi Sarı Kanarya Sokak Byofis No: 14 K:7 Kadıköy 34742 İstanbul
Telefon: 0216 906 00 42 | E-Posta: info@ kobitek.com

KOBITEK.COM, bir TEKNOART Bilişim Hizmetleri Limited Şirketi projesidir.

2001 yılından beri KOBİlere ücretsiz bilgi kaynağı olma hedefi ile, alanında uzman yazarlar tarafından sunulan özgün bir iceriğe sahiptir.

Tüm yazıların telif hakları KOBITEK.COM'a aittir. Alıntı yapılabilir, referans verilebilir, ancak yazarın kişisel bloğu dışında başka yerde yayınlanamaz