Arkam Yoksa M’arkam Olmalı

Bu yazıyı paylaş
X It! LinkedIn Facebook
Arkam Yoksa M’arkam Olmalı

Türkiye’de Osmanlı’dan günümüze kadar kuvvetli bir desteğe sahip olarak iş yapmak önemli bir alışkanlık olmuştur.

Siyaseten veya ekonomiden kaynaklı kuvvetli bir arka desteğe sahip olmak başarı için kritik bir husustu. Sadece iş yapmak için değil bir iş bulabilmek bile tanıdık ve güçlü eş dostlar sayesinde gerçekleşmiştir. Eğitim, mesleki ve kişisel yetkinlikten önce kimi tanıdığınız önemli olmuştur.

Cumhuriyet döneminde bunun iş dünyasına yansıması Ankara ile kuvvetli ilişkilere sahip olmak şeklinde gerçekleşmiştir. İşadamları ve patronların önceliği Pazar odaklı çalışmalar yerine başkentin siyaset ve bürokrasi girdabında kulis yaparak destek aramak olmuştur. Devlet işi alan, teşvikleri kapan işadamları başarıları ile böbürlenmiş ve bu iş yapma şekli yıllarca hakim bir model olmuştur.
İthal ikameci ekonomik dönemde sermaye birikimini teşvik etmek için izlenen ekonomi politikalarının bir sonucu başkente dayalı bir iş modeli karakteristik bir hal almıştı. Bu dönemi ben B2G (business to goverment) olarak isimlendiriyorum. Aynı dönem pazarların boş ve bakir olduğu, düşük yoğunluklu rekabetin yaşandığı, talebin yüksek ancak seçici olmadığı bir zaman idi.

Ancak 30 yıl önce girilen ekonomik model her şeyi değiştirdi. İhracat pazarları önem kazandı. İhracatta başarılı olmak için artık Ankara yeterli değildi. Ancak ihracat modelini yine kendimize uydurduk ve hayali ihracatlar ile özgün bir model geliştirdik. Ancak gerçek ihracatçılar artık başarının yolunun Ankara’dan değil doğru iş modellerinden geçtiğini anladılar. Aynı şekilde iç pazarda yabancı firmaların ilgisine mazhar olunca iç pazara çalışan şirketlerimizde aynı gerçeği anlamaya başladılar. Artık Ankara’yla ne kadar yakın olurlarsa olsunlar yabancı firmalar karşısında çaresiz kaldıklarını gördüler.

Bir başka dinamik de ekonominin hem genişliğine hem derinliğine gelişerek yeni sektörlerin gelişmesi oldu. Artık Türkiye ekonomisinde B2G (business to goverment) modelinden B2B ve B2C modellerine geçiş gerçekleşmişti.

B2B ve B2C iş modellerine geçiş ile iş dünyamızın pek çok alışkanlığı değişti ve dünya standartlarında çalışmaları gerektiği anlaşıldı. İnsan kaynakları bu dönemde keşfedildi. Personel Müdürlüklerinin adı değişti ve sadece özlük işlerini yapan değil insan kaynağını yöneten ve geliştiren bir içeriğe kavuştu. Kalite kavramı da bu dönemde keşfedildi. Toplam kalite yönetimi, ISO standartları hızlı bir şekilde şirketlerin gündemine girdi. Kaliteye olağanüstü bir ilgi gösterildi, kalite şampiyonu şirketler çıktı.

Kalitenin ardından müşterinin önemi keşfedildi. Atalarımızın sözü olan “müşteri velinimettir” sözünden önce Avrupa’dan ithal “müşteri kraldır” sözünü duvarlara kazıdık.

Büyüyen pazarlar doğal olarak yerli ve yabancı pek çok şirketin istilası ile karşılaşınca özellikle büyük sermaye gruplarına ait şirketler pazarlamayı keşfettiler. Üretim odaklı olmaktan satış odaklı olmaya ve daha sonra pazarlama odaklı olmaya geçiş yaptılar. Bazıları gerçekten çok başarılı çalışmalar ile iç pazarda markalaştılar. Gözlerini yurtdışında markalaşmaya diktiler.

Artık devir Ankara’yı değil müşteriyi kazanma devriydi. Ankara’nın desteği ile fabrika sahibi olunsa bile bunun pazarlara sahip olmayı garantilemediği görüldü. Devir, pazar-egemen markaların devri idi. Siyasetçilerden önce müşterilerin kazanılması gerektiği bir devir idi.

Artık en büyük “ARKA” Ankara değil “M’ARKA” idi.

Bu nedenle siyasetçilere kulis nasıl yapılır bilmiyoruz ancak “müşterilere/tüketicilere” kulis nasıl yapılır iyi biliyoruz. Bildiklerimizi de bu bölümde sizlerle paylaşmaya çalışacağız.

ücretsiz üye olun

2474 kere okundu

Etiketler:

Faruk Şener, İ.T.Ü. İşletme Mühendisliği bölümünde lisans eğitimini tamamlamıştır. 

25 yıldır satış ve pazarlama alanında çalışan Faruk Şener Aygaz, BP Gaz, Turkuaz Petrol ve Belgin Madeni Yağlar'da farklı pozisyonlarda görev almıştır.

Son olarak danışman olarak başladığı “Hekagro Fertilizers” firmasının “”Pazarlama ve Satış Direktörlüğü” görevini (2017-2019)  üstlenmiştir. 

2012 yılından beri aktif olarak pazarlama danışmanlığı yapmaktadır. KOBİ’lere büyüme odaklı pazarlama danışmanlığı hizmeti sunmaktadır. Hizmetlerinde firmaların rekabetçi stratejilerinin ve sürdürülebilir büyüme potansiyelinin geliştirilmesine odaklanmaktadır.

Aralarında büyük ölçekli kuruluşların da bulunduğu yirmi firmaya danışmanlık hizmeti vermiştir. 

Danışmanlık hizmeti verdiği DİA Yazılım, AO Smith firmalarının bayilik sistemlerini sıfırdan kurarak bayi sayısı ve satışlarının artmasında rol oynamıştır. Filli Boya’nın bayilik sisteminin dönüşümü için proje hazırlamıştır. Son olarak Hekagro Fertilizers firmasında büyüme stratejisini geliştirmiş ve belli bir süre yönetimini üstlenmiştir. Yaptığı çalışmalar ile bayi sayısının artışına, bayi başına ortalama satışın ve toplam satışın büyümesine katkıda bulunmuştur. Yeni bir bayilik programı ile yüksek satış hacmine sahip bayilerin oluşmasını sağlamıştır.

Markam’ın proje bazlı danışmanları arasında olan Faruk Şener, Markam bünyesinde ,May Tohum ve yerli bir gıda perakende markası (DOYADO) için Güven Borça ile çalışmıştır.

Marka Danışmanları Derneği (Marka Konseyi) üyesidir. 

Bayi Yönetimi konusunda yayımlanmış bir kitabı (Güçlü Bayiler İnşaa Etmek) vardır. https://www.idefix.com/Kitap/Guclu-Bayiler-Insa-Etmek/Egitim-Basvuru/Is-Ekonomi-Hukuk/Yonetim-Is-Gelistirme-Kalite/urunno

“Markanı Ateşle” (Mediacat Yayınları) ve “İtirazım Var” (Hümanist Yayınları) isimli kitaplara birer bölüm yazarak katkıda bulunmuştur. 

KOBİTEK - KOBİLERİN İŞ PORTALI
© 2001-2024

Facebook LinkedIn

KOBITEK.COM, bir TEKNOART Bilişim Hizmetleri Limited Şirketi projesidir.

2001 yılından beri KOBİlere ücretsiz bilgi kaynağı olma hedefi ile, alanında uzman yazarlar tarafından sunulan özgün bir iceriğe sahiptir.

Tüm yazıların telif hakları KOBITEK.COM'a aittir. Alıntı yapılabilir, referans verilebilir, ancak yazarın kişisel bloğu dışında başka yerde yayınlanamaz