Kobitek.com web sitesi, analitik ve kişiselleştirme dahil olmak üzere site işlevselliğini sağlamak ve reklam gösterimini optimize etmek için çerezler gibi verileri depolar.
Girişte biraz karikatürize ettim. Sanki bir yapay zeka varmış gibi basitleştirdim. Ancak, sonuçta savaşın döndüğü yerde, davranış ve kullanış şekli belli ve bir genellemeye uygun kanaatimce.
Yapay zeka, pek çok alanda çok faydalı ve devrimsel fayda sağlıyor. Örneğin, ilaç, tıp, finans, hukuk, güvenlik vs. Kısaca veri analizi söz konusu olduğunda çok başarılı sonuçlar almak mümkün. Etik alanda düzenlemelerin yapılması ve önünün açılması hepimizin lehine. Ve kesinlikle "bizim zamanımızda" kalıbı ile bakmıyorum konuya. Genelde çok olumlu buluyorum velhasıl.
Aslında bu tekrar eden bir vahşi batı kavgası. Alta Vista'yı yıkarken Google, arama motoru işinde devrimsel bir kalite ortaya koymuştu. Googling diye fiil haline gelecek kadar başarılı oldu ve arama motoru alanında %90 paya sahip oldu. İnanılmaz bir başarı idi bu. Tıpkı o gün Google'ın, Alta Vista karşısında, aynısının yeşili olmayı seçmek değil de, standartları belirleyen olarak, sektörü yıkıp kendi lehine yeniden inşa etmesi gibi, bugün de, herşeyi denemiş ama Google'ın öncü avantajı (pioneer advantage) karşısında başarısız olmuş Microsoft gibiler pusuda. Ve çok iyi biliyorlar ki, yıkıp yeniden şekillendirmeliler bu alanı.
Web sitelerini hızlı ve detaylı şekilde indeksleyip, bunlardan arama kelimesi ya da cümlesine en uygun, en alakalı olanları önce göstermek ile hayatımızı kolaylaştıran bir araç olmuştu.
Sonrasında ise işin içine para girince, aslında hiç de hoş olmayan düzenlemeler de yaptı. Örneğin, para vereni arama sonucu listesinin başına koydu. Bu sonuçların sponsorlu olduğunu belirtmek suretiyle küçük bir hile ile de durumu kurtardı. Oysa ilk 3 sayfada, yani 30 sonuç içinde gelmeyen bir sitenin o kelimede sonuç almasının çok zor olduğu biliniyordu ve dört, beş derken neredeyse ilk sayfa tamamen paralı sonuçlar oluvermişti.
Bir de SEO diye bir şey çıkıverdi. 2000'lerin başında yaptığımız web sitelerinde temiz bir içerik o siteyi alanında ilk sıralarda konumluyordu. SEO çıktı, mertlik bozuldu.
Bir müşterim vardı. Optimizasyon adı altında aslında manipülasyon olan SEO çalışması ile benden daha iyi sonuçlar alıyordu . SEO yaptırdığı kişi fırıncı idi. Sabah 5'te fırına gitmeden iki tık tık bir fık fık, siteyi optimize ediyordu. Bunu şunun için söyledim, bu alan öyle yüksek bilgi gerektiren, teknik falan bir alan değildi. Bana göre biraz takip, biraz da suyun yoluna girebilmek yeterli bu işte. Demek istediğim, Google çoktan bu işi berbat etti aslında.
Peki buna rağmen başarının nedeni nedir diye düşündüğümde, şöyle görüyorum.
Çok özel bir inat sahibi değilseniz Google ekosisteminde yer almayan bir web siteniz olamaz. Ama arama, ama Analytics, ama reklam... hatta Web Geliştirici araçları vs. çok faydalı araçları ücretsiz ve son derece kaliteli şekilde sundu Google.
Bununla herkesi kendi etrafında toplamayı başardı. Şapka çıkarmak lazım.
Sonuçta bir formül genel kabul gördü. Görünür olmak için içerik üretmelisin. Bloglar, sosyal medya hizmetleri, eskiye göre çok daha kolay ve ucuz yaratılan web siteleri... Herkes için fırsat eşitliği anlamında önemli fayda sağladı bunlar.
Instagram, Google'a en iyi cevap veren servislerden biri oldu.
Evet, ama değişmeyen bir şey vardı.
Bu servislerin hepsi sizi görünür yapan servisler.
Yani nihayetinde bu mecraların hepsi sizin ana varlığınıza trafik gönderir. Sizi gizlemez, tam tersine fenomenler yaratmak ister. Daha ünlüler, daha büyükler ister. Kendilerini platform olarak konumlarlar. Siz fayda sağlarken, onlar da para kazanırlar.
Aslında bunun adil olmadığını söyleyemeyiz. Win-win.
Ve bu, tam da konumuz olan kıyamet alameti.
Bu akışta 2. ve 3. adımlarda, yani akademik bilginin ticari uygulayıcılara transferi konusunda gazete, dergi, TV kanalı, web siteleri gibi araçlar ile yer alan bizim, yani Kobitek'in de dahil olduğu yayıncılar, bu iletimi gerçekleştirirler.
Basit anlamda, bir bilgiye ihtiyacınız vardır, Internette ararsınız. Muhtemelen Google, nadiren başka bir arama motoru size bununla ilgili Kobitek'te bir yazı olduğunu gösterir. Tıklarsınız ve Kobitek'te bu yazıyı sunan bir danışmanın, yazarın, profesyonelin çaba ile edindiği, tecrübe ile pekiştirdiği bilginin ihtiyacınız için uygun, rafine bir haline ulaşırsınız.
Devlet fonları ya da özel fonlar ile beslenen akademinin ötesinde, yayıncı da, yayıncıya erişimi mümkün kılan Google gibi ara servisler de reklam, sponsorluk vb. gelirler elde ederler. Yazıyı yazanlar ise, ya doğrudan ücretlendirilmiş, ya da danışmanlık gibi, yazdıkları kitabın satışı gibi başka alanlarda gelir elde etmeleri için gereken bilinirliğe ve uzman algısına sahip olurlar.
Yapay zeka Internette sunulan bu içeriği hızlıca tarama, parçaları birleştirme, belli bir düzende sunabilme becerisine sahip.
Ve başkalarının ürettiği değerleri kendi lehine kullanıyor. Hem de bedava!
Bu materyallerle eğitiliyor, bir şey sorduğunuzda bilgiç bir tavırla aslında başkalarınn ürettiği içeriği parça parça önünüze getiriyor.
Ben, yazı yazarken yapaz zekayı çokça kullanıyorum. Araştırma hızını çok arttırıyor. Bunu tartışmak mümkün tabi, ama Google da kütüphaneye gidip araştırma yapmak yerine bu süreci kolaylaştırma ve hızlandırma yolunda fayda sağlıyor. Yani bence burada bir yanlışlık yok.
Blog tipi içerik üretenleri, fırsatçıları ayırıyorum. Yani aklı başında bir yazar, "Bana KOBİler için bir finans yazısı yaz" deyip, kopyala-yapıştır yapmaz. Sorular sorar, cevapları süzer, finalde belki imla denetimi için yazıyı yapay zekadan alır. Ama aslında yapay zeka hızlı bir araştırma aracıdır temel rol olarak.
Peki sorun ne derseniz, yapay zeka bunu yaparken benim Google'da arayıp ulaşacağım bilgilere daha hızlı ulaşıp ve bunları bir "zeka" pırıltısı ile düzenlerken, o içerik kaynaklarına hiç bir katkı sağlamaz.
Gizli trafik, ya da Bot trafiğidir çoğunlukla. Bilgiyi aldığı kaynağa ne bir ziyaret ve sayfa gösterimi yazmıştır, ne de bir reklama bakmıştır. Oysa ben bunu Google ile yapsaydım, bir yazı için başvurduğum belki 10-15 siteye hem trafik sağlamış, hem de reklamlara muhatap olmuş olacaktım. Kısaca yayıncının ve içerik üreticinin gelir modelinin içinde yer alacaktım.
Avrupa Birliği ve çeşitli çevrelerde yapay zekanın kullandığı kaynaklara telif ödemesi gibi fikirler konuşuluyor. Dava konusu olanlar da var. Ama henüz tatminkar bir çözüm yok.
Kobitek'in ağır toplarından Tufan Karaca bir yazı yazmıştı. Kendini Yok eden Dönüşüm: Yapay Zekanın Kendi Ürettiği Verilerle Eğitilmesi
Yapay Zekanın başka yapay zekalar tarafından üretilen içerikler ile eğitilmesi sonucunda nasıl da bozulduğunu anlatıyor.
Bir süredir yazılarımız için foto seçerken Photoshop AI da kullanıyoruz. Kullananlar bilir, neredeyse her gün güncelleme yapıyor Photoshop.
Ben de yazılara foto oluştururken ortaya çıkan saçma resimlerle bir Instagram hesabı açtım. AI Humor diye. Çok eğlenceli bir proje olacaktı. Ancak ömrü kısa sürdü. Saçma sapan resimler de üreten Photoshop bir anda bunların sayısını inanılmaz bir hızla düşürmeyi başardı. Yeni bir resim oluşturmak istediğimde çok daha başarılı sonuçlar verdi.
Ama işte Tufan Bey'in de yazısında bahsettiği şey oldu. Bir anda yine bozulmalar, saçmalamalar oluşmaya başladı. İnsan derileri daha plastik olmaya başladı. Hani düzelmişti? Ne oldu da tekrar geri gitti? Çünkü artık bu yazıda bahsettiğimiz Ölü Internet Teorisi belirgin şekilde hissediliyor. Yani artık Internet içeriği, ticari ya da siyasi amaçlarla Botlar ve troller tarafından domine ediliyor. İçeriğin önemli bir kısmı temiz değil. Ve yapay zeka bunlar ile eğitiliyor.
Üstelik yapay zeka, amiyane tabiri ile tam bir yalaka. Size göstereyim hemen. Kırmızı ile iyi giden renkler hangileridir diye sordum ChatGPT'ye. Neredeyse her rengi yazdı. Çünkü ne etliye ne sütlüye bulaşmak istiyor. Derdi sevimli görünmek. Ama daha önemlisi şu. Mavi yazmıştı. Ben de, lacivert de iyi gitmez mi diye sordum.
Cevabı: Evet, lacivert kırmızı ile çok iyi uyum sağlayan renklerden biridir! Lacivertin kırmızı ile uyumu, özellikle kontrastın gücü ve dengeleyici etkisi sayesinde birçok farklı bağlamda tercih edilir. İşte lacivert ve kırmızı kombinasyonunun neden iyi çalıştığı ve nasıl kullanılabileceği:
Bu, masum bir örnek.
Acı gerçek ise, çoğu konuda yanlış yazıyor olması. Çünkü o aslında hiç bir şeyden anlamıyor. Başvurduğu kaynağın, aldığı bilginin doğruluğunu bilmiyor. Kendime itiraz: Son derece çelişkili bir durum olarak bütün bunları öğrenemeyeceğini söylemek de pek mümkün değil.
Neden akademik zemin ülkelerin ileri gitmesine yüksek etki gücüne sahip? Böyle bir şey de yazmıştık: Neden Bazı İnsanlar ve Toplumlar Daha Nesnel, Bazıları Daha Fevridir?
Sonuçta, kulaktan dolma, kalitesi denetlenmemiş kaynakları kullanan, hatta bazen kendi yalanına inanmış bir Yapay Zeka, kendisini daha önce bahsettiğim gibi içerik üretici ve yayıncı olarak konumlayınca ne yapacağız?
Yapay zeka alanında Dünyada, ABD, Kanada, Japonya, Çin gibi ülkeler belirleyici. Bu öncülerden biri, yani ABD ilkesizce Dünyayı yönetmek isterken, diğeri olan Çin de ilkeli ama ilkeleri demokratik olmayan bir tutumla Süper güç olma peşinde.
O halde, ufukta, bilim kurgu filmlerindeki gibi bir kaç şirket ve Nerd'ler (okuldaki inekler diyelim), Pop Starlar ve bakteriler olarak ayrılacağımızı öngörebilir miyiz? Muhtemel geliyor bana. Teknolojiyi besleyenler, vitrindekiler ve sadece yaşayanlar.
Hayal edin bir an, tarih 2027 ve içerik üreten kalmamış. Kıyamet değil mi sizce de?
Bu gidişat değişmezse bir süre sonra yayıncı kalmaz. İçerik Üretenler kalmaz. Çünkü yapay zeka bilgiye çökerek okurun karşısında tek kalmak niyetinde. Bahsettiğim gibi, bunun politik ve finansal faydaları olabilir. İnsani faydasının olmayacağı ise açık.
Ama biliyor musunuz, bence yapay zekayı kontrol edenler bu çöküşe izin vermezler.
Neoliberal Dünyanın kuralları var. Bunlardan birisi de gerekli olanı satın almak. Konuya her zaman katma değer olarak bakarlar. Sistemin devamı için birazcık paylaşmak gerekiyorsa bunu yaparlar.
Peki bizi satın alabilirler mi? Elbette.
Mesela bir yayıncıya, reklam geliri kadar para karşılığında içerikleri yapay zeka için üretmesi önerildiğinde, kim hayır der? Hiç kimse.
Ya da Outlier'ın, yapay zeka eğitmenleri için önceden 20 USD/saat öderken, şimdi 29 USD/saat ödemesi, bunu göstermiyor mu?
Garip olan şu, bu tam da bolca şikayet ettiğimiz, çiftçinin elinden mahsülünü 3 kuruşa alıp, markette bize 10 katına satılmasını sağlayan kötü kalpli toptancı amcalar hikayesi değil mi? Peki çiftçinin görece daha rahat olduğu ülkelerde, bunun arkasındaki kooperatif yapısına vurgu yapan bizler, yapay zekaya, ya da teknoloji devlerine karşı neden böyle bir model geliştiremiyoruz?
Bence içimizde yok. Sistemin insanıyız.
Web 2.0 devrimi diye buldukları kullanıcı tarafından üretilen içerik (user contributed content) sayesinde, maaş, telif ödeyerek üretecekleri içerikleri bize, hem de kendimizi iyi hissettirerek ürettirmediler mi? Tapu kadastroyu bile bize yaptırmadılar mı? (Maps) Tiyatrocular dizi oyuncusu, sporcular bahis piyonu olmadı mı? Elbette yaparız. Veya başka bir ifade ile, yapmak zorundayız.
Şahsen ben böyle bir yöntemin devreye gireceğini düşünüyorum.
İlim bilim sahibi insanlar pandeminin en sert zamanlarında, virüsün mutasyona uğrayacağını, daha bulaşıcı ama daha az öldürücü olacağını söylediklerinde kehanet gibi gelmişti belki. Ama evrim bunu söylüyordu. Çünkü konağı öldüren virüs kendi yaşam ortamını da ortadan kaldırmış oluyordu.
Yapay Zeka ile İçerik Üretimi de bence böyle olabilir. Düşük fayda karşılığında büyük fayda sağlayacak, daha doğrusu buna mecbur olan yayıncı ve içerik üreticileri kullanıma hazır bence. Üstelik bu, dev yayıncılar için de geçerli. Tirajlar düştü, şimdi okunma sayıları düşüyor, izenmeler düşüyor. Dolayısı ile yayıncı ve içerik üreticinin yakın gelecekte yapay zekaya teslim olması kaçınılmaz.
Reel değeri üretenlerin iyi kazandığı dönemler geçti. Yapay Zeka, yayıncı ile okurun arasına girdiğinde, okur ile içerik üretenin arasındaki bağlantıyı tamamen kopardığında, bence kıyamet kopmuş olacak. Zamanın ismi cismi olan yazarları yerine anonim yazarlar grubuna dönüşecek içerik üreticiler. Yeni bir düzen bekliyor bizi.
Eğer Mısır Piramitlerini gelişmiş atalarımız yaptı ve sonra bu medeniyet projesinin olmadığına kanaat getirip, sıfırdan başlasın insanoğlu diye gittikleri doğru ise, işte o gün tekrar geliyor olabilir.
Ama bir ihtimal daha var. O da bu kapışmanın kaybedeninin çirkinleşmesi.
Meta ya da Google, kaybeden olmamak için özgürlük havarisi kesilip halkın ve üretenin yanında yer alırsa şaşırır mısınız?
1969 İstanbul Doğumlu,
İstanbul Erkek Lisesi, İTÜ Mimarlık Fakültesi ve İÜ İşletme İktisadı Enstitüsü mezunu,
1996 yılında girdiği bilişim sektöründe 2000 yılında kurduğu Teknoart Bilişim Hizmetleri Limited Şirketi ile web tabanlı iş yazılımları geliştiriyor.
CRM ve e-iş uygulamaları şirketin ana odağı.
"İçerik Kraldır" prensibinin sıkı bir savunucusu olarak kurmuş olduğu Kobitek portalı ve YouTube kanalını yönetiyor.
Tufan KARACA ile
Yönetim Vizyonu
BÜYÜTEÇ
Destekçilerimize Teşekkürler
Kozyatağı Mahallesi Sarı Kanarya Sokak
Byofis No: 14 K:7 Kadıköy 34742 İstanbul
Telefon: 0216 906 00 42 | E-Posta: info@ kobitek.com
KOBITEK.COM, bir
TEKNOART Bilişim Hizmetleri Limited Şirketi projesidir.
2001 yılından beri KOBİlere ücretsiz bilgi kaynağı olma hedefi ile, alanında uzman yazarlar tarafından sunulan özgün bir iceriğe sahiptir.
Tüm yazıların telif hakları KOBITEK.COM'a aittir. Alıntı yapılabilir, referans verilebilir, ancak yazarın kişisel bloğu dışında başka yerde yayınlanamaz