Kobitek.com web sitesi, analitik ve kişiselleştirme dahil olmak üzere site işlevselliğini sağlamak ve reklam gösterimini optimize etmek için çerezler gibi verileri depolar.
Bu rehber, Kobitek İş Portalı tarafından iş dünyasındaki işletme sahipleri ve yöneticilerine yönelik olarak hazırlanmıştır. Rehberin temel amacı, ekonomik kriz dönemlerinde şirket yönetimi konusunda farkındalık yaratmak ve okuyuculara bu zor zamanlarda başarılı bir şekilde nasıl ilerleyebileceklerini gösterebilmektir.
Ekonomik Krizi Anlama ve Karşı Koyma Rehberi İçindekiler
Hedef kitlesi, özellikle küçük ve orta büyüklükteki işletmelerin (KOBİ) sahipleri ya da yöneticileridir. Rehber, ekonomi ve işletme alanında üst düzey profesyoneller ya da akademik uzmanlara yönelik değildir. Bunun yerine, iş dünyasında krizle karşılaşan ve çözüm yolları arayan, ancak bu konuda ileri düzey teknik bilgiye sahip olmayan işletme sahipleri ve yöneticilerine hitap etmektedir.
Bu rehberde ağır teknik terminoloji ya da akademik dil kullanılmayacaktır. Ancak, önemli kavramlar anlaşılır bir şekilde açıklanarak okuyucuların konu hakkında derinlemesine bilgi sahibi olması sağlanacaktır. Rehberimiz, kriz dönemlerinde alınması gereken adımları adım adım anlatarak, pratik ve uygulanabilir bilgiler sunmayı hedeflemektedir.
Kriz, genel anlamıyla bir sistemin, yapının ya da organizasyonun normal işleyişinde ani ve ciddi bozulmalara yol açan olağanüstü bir durum olarak tanımlanabilir. Kriz, genellikle beklenmedik şekilde ortaya çıkar ve mevcut dengeleri bozarak acil kararlar alınmasını gerektirir.
Kaynaklara göre kriz kavramı, farklı alanlarda çeşitli şekillerde tanımlanmaktadır. Örneğin, kriz kelimesi Yunanca "krisis" kelimesinden türemiştir ve "karar" ya da "dönüm noktası" anlamına gelir.
Bir kriz, sadece bir olay değil, olayın meydana getirdiği sonuçlar ile birlikte değerlendirilmelidir. Sosyoloji, siyaset bilimi ve ekonomi gibi farklı disiplinler krizi farklı açılardan ele alır. Bu rehberde, özellikle ekonomik krizlere odaklanacağız, ancak krizin diğer türlerine de kısaca değineceğiz.
Krizler, birçok farklı alanda ortaya çıkabilir ve farklı etkilere yol açabilir. Kriz türlerini genel hatlarıyla şu şekilde sınıflandırabiliriz:
Ekonomik kriz, bir ülkenin ya da sektörün ekonomik göstergelerinde ani ve ciddi bozulmaların yaşandığı, ekonomik dengelerin sürdürülemez hale geldiği bir durumdur. Genel olarak, ekonomik kriz, bir ekonomideki büyümenin hızla durması, işsizlik oranlarının artması, finansal piyasaların çökmesi ve ekonomik aktörlerin güven kaybetmesi gibi faktörlerle tanımlanır.
Uluslararası Para Fonu (IMF) ve Dünya Bankası gibi küresel kurumlar, ekonomik krizleri finansal istikrarsızlıklar, ödeme dengesi krizleri ve derin resesyonlar gibi başlıklarda ele almaktadır.
Örneğin, IMF’ye göre ekonomik kriz, finansal sistemin çökmesine yol açabilecek boyutta ekonomik bozulmaların yaşanmasıdır (IMF, 2020). Bir sektörde ya da ülkede %30’un üzerinde daralma ya da genişleme gibi ani değişiklikler, ekonomik krizin işaretleri olabilir. Ancak her ekonomik sıkıntı kriz anlamına gelmez.
Her ekonomik zorluk ya da bozulma, kriz olarak nitelendirilmez. Ekonomik krizler, daha derin ve daha ani bozulmaları ifade ederken, sıkıntıların başka türleri de bulunmaktadır:
Bu ayrımlar, ekonomik krizlerin daha ciddi ve sürdürülemez sonuçlar doğurduğunu net bir şekilde anlamamıza yardımcı olur.
Ekonomik krizlerin kaynağı ve etkileri çok çeşitli olabilir. Bu krizler genellikle ya finansal sistemdeki bozulmalardan ya da reel ekonomideki sorunlardan kaynaklanır. Ayrıca, dış etkenler veya politik olaylar da bir ekonomik krizi tetikleyebilir.
Krizlerin hangi alandan kaynaklandığını anlamak, çözüm yollarını belirlemek açısından büyük önem taşır. Şimdi, ekonomik krizleri segmentlerine ayırarak inceliyoruz.
Finansal krizler, para piyasaları, bankacılık sistemi veya finansal araçlarla ilgili sistemlerin çökmesi sonucunda ortaya çıkar. Bu krizler, finansal varlıkların ani ve büyük değer kaybı ile kendini gösterir ve genellikle ekonomik çöküşe neden olur. Finansal krizlerde bankaların, yatırım fonlarının ve finansal kurumların iflası gibi durumlar sıkça yaşanır.
Örnek:
• 2008 ABD Mortgage Krizi: 2008 yılında ABD’de başlayan finansal kriz, özellikle konut piyasasına verilen yüksek riskli mortgage kredilerinin geri ödenememesiyle tetiklendi. Bankaların bu riskli kredileri çeşitli finansal ürünler haline getirerek dünya genelinde satması, krizin küresel çapta yayılmasına neden oldu. Bu kriz, başta finansal sistem olmak üzere, birçok ülkenin ekonomisinde derin yaralar açtı ve büyük bankaların iflasına yol açtı (IMF, 2009).
Finansal krizler genellikle spekülatif balonların patlaması, bankacılık sektöründeki hatalı yönetimler ya da regülasyon eksiklikleri nedeniyle ortaya çıkar.
Reel sektör krizleri, üretim, ticaret ve tüketim gibi reel ekonominin unsurlarında meydana gelen bozulmalar sonucu oluşur. Bu krizler genellikle belirli bir sektörde yaşanan problemlerden tüm ekonomiye yayılır. Enerji sektöründe, tarımda ya da sanayide yaşanan ciddi üretim daralmaları reel sektör krizlerinin en yaygın örneklerindendir.
Örnek:
• 1973 Petrol Krizi: 1973 yılında OPEC ülkelerinin petrol üretimini azaltıp, petrol fiyatlarını büyük ölçüde yükseltmesiyle başlayan kriz, petrol ithalatına bağımlı ülkeleri büyük bir ekonomik dar boğaza sürükledi. Bu kriz, özellikle enerji kaynaklarına dayalı olan sanayilerin durmasına ve küresel bir ekonomik durgunluğa neden oldu (Dünya Bankası, 1974).
Reel sektör krizleri genellikle bir sektördeki arz eksiklikleri ya da maliyet artışları nedeniyle başlar, ancak bu krizler tüm ekonomi üzerinde yayılma etkisi gösterir.
Ekonomik krizler sadece iç dinamiklerden değil, dış etkenlerden de kaynaklanabilir. Savaşlar, ambargolar, büyük doğal afetler gibi faktörler, bir ülkenin veya bölgenin ekonomisini doğrudan etkileyerek ekonomik krize neden olabilir.
Örnek:
• 1990 Körfez Savaşı ve Ekonomik Etkileri: 1990 yılında Irak’ın Kuveyt’i işgal etmesiyle başlayan Körfez Savaşı, özellikle petrol fiyatlarının hızla artmasına ve küresel ölçekte enerji krizine yol açtı. Bu durum, birçok ülkenin ekonomisini olumsuz etkileyerek büyümenin yavaşlamasına ve hatta resesyonlara neden oldu (Dünya Bankası, 1991).
Bu tür krizler, genellikle küresel tedarik zincirlerini bozan olaylar veya dış politika kararları sonucu gelişir.
Siyasi istikrarsızlıklar, hükümet darbeleri, ambargolar ya da sosyal huzursuzluklar da ekonomik krizlere neden olabilir. Ülkede yaşanan politik belirsizlik, güven kaybına ve yatırımların azalmasına neden olurken, uluslararası ambargolar da ticaretin kesintiye uğramasına yol açabilir.
Örnek:
• 1979 İran İslam Devrimi: İran’daki devrim, ülke içindeki tüm ekonomik sistemin aniden değişmesine neden oldu. Bu devrim, hem içerdeki üretim ve ticareti olumsuz etkiledi hem de dış ticarette ciddi ambargo ve yaptırımlara yol açtı. İran ekonomisi yıllarca toparlanmakta zorluk çekti (IMF, 1980).
Bu tür krizler, genellikle siyasi kararlar ya da uluslararası diplomatik gelişmeler sonucunda ortaya çıkar ve ekonomi üzerinde doğrudan etki yapar.
Ekonomik krizlerin farklı kaynaklardan tetiklenebileceğini görüyoruz. Finansal sistemdeki bozulmalardan başlayıp reel sektör, dış etkenler ya da politik belirsizliklerle şekillenen krizler, her biri farklı dinamiklere sahip olsa da, ekonomik dengeleri ciddi şekilde sarsan süreçlere yol açar.
Bu krizlerin nasıl başladığını ve hangi sektörleri etkilediğini bilmek, kriz dönemlerinde doğru stratejiler geliştirmenin temelini oluşturur.
Tufan KARACA ile
Yönetim Vizyonu
BÜYÜTEÇ
Destekçilerimize Teşekkürler
Kozyatağı Mahallesi Sarı Kanarya Sokak
Byofis No: 14 K:7 Kadıköy 34742 İstanbul
Telefon: 0216 906 00 42 | E-Posta: info@ kobitek.com
KOBITEK.COM, bir
TEKNOART Bilişim Hizmetleri Limited Şirketi projesidir.
2001 yılından beri KOBİlere ücretsiz bilgi kaynağı olma hedefi ile, alanında uzman yazarlar tarafından sunulan özgün bir iceriğe sahiptir.
Tüm yazıların telif hakları KOBITEK.COM'a aittir. Alıntı yapılabilir, referans verilebilir, ancak yazarın kişisel bloğu dışında başka yerde yayınlanamaz