Kobitek.com web sitesi, analitik ve kişiselleştirme dahil olmak üzere site işlevselliğini sağlamak ve reklam gösterimini optimize etmek için çerezler gibi verileri depolar.
Peter Drucker ve Byung-Chul Han, farklı akademik ve entelektüel alanlarda çalışmış olmalarına rağmen, modern toplumun, iş dünyasının ve bireyin yaşadığı dönüşüm üzerine oldukça önemli görüşler sunmuşlardır.
Drucker, yönetim bilimlerinde devrim niteliğinde çalışmalar yaparken, Byung-Chul Han, modern toplumların sosyal ve kültürel yapılarının eleştirisini yaparak dikkat çeken bir filozoftur.
Drucker ve Han’ın modern toplum ve yönetim üzerine görüşlerinin nasıl örtüştüğüne ve farklılaştığına dair bir analiz yapmayı uzun zamandır arzu ediyor ve çalışıyordum. Her iki düşünür de bireyin iş dünyasındaki yeri, teknolojinin etkileri, verimlilik ve bireysellik konularına dair çarpıcı fikirler savunmaktadır.
Peter Drucker, yönetim teorisine yaptığı katkılarla tanınan bir düşünürdür. O, çalışanların sadece mekanik bir işgücü olarak görülmemesi gerektiğini savunur. Drucker’ın en temel ilkelerinden biri, bireylerin işletmelerin temel kaynağı olduğu düşüncesidir. İnsan kaynağı yönetimi konusunda, çalışanların yeteneklerini ve potansiyellerini en üst düzeye çıkarmak, Drucker’ın önerdiği en önemli stratejilerden biridir. Yönetim sistemlerinin, bireylerin kendi yeteneklerini ortaya koyabileceği ve gelişebileceği bir ortam sağlaması gerektiğine inanmıştır.
Byung-Chul Han ise bireyin modern kapitalist sistemde nasıl bir baskı altında olduğunu ele alır. Yorgunluk Toplumu ve Şeffaflık Toplumu gibi eserlerinde, modern bireyin, neoliberal düzenin dayattığı performans ve sürekli kendini optimize etme baskısıyla nasıl bir yabancılaşma yaşadığını eleştirir. Han, bireyin sürekli daha üretken ve daha şeffaf hale getirilerek özünden uzaklaştırıldığını, gerçek bir özgürlük alanının ortadan kalktığını savunur. Bireyin kendi değerini topluma sunduğu performans üzerinden tanımlaması, Han’a göre modern bir sömürü biçimidir.
Drucker ve Han’ın bireyin iş dünyasındaki yeri konusundaki yaklaşımları arasındaki temel fark, Drucker’ın bireyi bir organizasyonun başarılı olabilmesi için güçlendirilmesi gereken bir varlık olarak görmesi, Han’ın ise bireyin kapitalist düzen içinde baskı altında olduğu ve sömürüldüğünü savunmasıdır. Her iki düşünür de bireyi merkeze alır, ancak Drucker’ın iyimser yaklaşımına karşın Han, modern sistemlerin birey üzerindeki olumsuz etkilerine vurgu yapar.
Peter Drucker, iş dünyasında verimliliğin önemli bir unsur olduğunu kabul etmekle birlikte, verimliliğin her şey olmadığını vurgular. Ona göre, verimli olmak önemli olsa da öncelikle doğru şeyleri yapıyor olmak gereklidir. Verimlilik, ancak doğru stratejilerin ve etik ilkelerin uygulandığı bir ortamda anlam kazanır. Drucker, iş dünyasında yapılan hatalardan birinin, verimliliği her şeyin önüne koymak olduğunu dile getirir. Yönetimsel başarı, yalnızca rakamlarla değil, aynı zamanda insan faktörünü göz ardı etmeyen bir anlayışla ölçülmelidir.
Byung-Chul Han ise verimlilik ve performans kavramlarına çok daha eleştirel yaklaşır. Psikopolitika eserinde, bireylerin neoliberal kapitalizm tarafından sürekli performans göstermeye zorlandığını ve bunun bir çeşit öz-sömürüye yol açtığını ifade eder. Han’a göre, modern birey kendini optimize ederek daha verimli hale gelmeye çalışır, ancak bu süreçte duygusal ve ruhsal olarak yıpranır. Verimlilik, bireyin kimliğini yok eden bir baskı aracı haline gelmiştir. Han, bu durumu “öz-gönüllü kölelik” olarak tanımlar.
Her iki düşünür de verimliliğe farklı açılardan yaklaşır. Drucker, verimliliği olumlu bir şekilde ele alıp doğru uygulamalarla insan potansiyelini artırmayı savunurken, Han verimlilik saplantısının bireyi tükenmişliğe sürüklediğini savunur.
Teknolojinin modern iş dünyasındaki yeri hem Drucker hem de Han’ın üzerinde durduğu önemli bir konudur. Drucker, teknolojiye büyük bir inanç besler, ancak teknolojinin insanı desteklemesi gerektiğini vurgular. Teknolojinin insanlara hizmet etmesi gerektiğini savunan Drucker, dijitalleşme ve otomasyonun iş dünyasına getirdiği yenilikleri destekler, ancak bu süreçlerin insanı mekanik bir varlık haline getirmemesi gerektiği uyarısında bulunur. İnsan unsuru, Drucker’ın yönetim teorisinin merkezindedir ve teknoloji yalnızca bu unsuru daha verimli hale getirmek için bir araç olarak kullanılmalıdır.
Byung-Chul Han ise teknolojiyi modern toplumun en büyük tehditlerinden biri olarak görür. Şeffaflık Toplumu adlı eserinde, dijital teknolojilerin bireyleri sürekli bir şeffaflık ve performans yarışına zorladığını ifade eder. Dijital platformlar üzerinden sürekli izlenen ve değerlendirilen bireyler, Han’a göre, bu süreçte özgürlüklerinden vazgeçmektedir. Teknolojinin birey üzerindeki bu baskısı, modern toplumun en büyük sorunlarından biridir.
Drucker, teknolojiyi bireyi güçlendirmek için bir araç olarak görürken, Han teknolojinin bireyi kontrol altına alan ve sömüren bir mekanizma haline geldiğini savunur. Bu iki düşünürün teknolojiye dair görüşleri arasındaki fark, Drucker’ın pragmatik, Han’ın ise eleştirel bakış açılarından kaynaklanır.
Peter Drucker, iş dünyasında anlamın önemine sürekli vurgu yapar. Ona göre, iş sadece maddi bir getiri sağlayan bir uğraş değil, aynı zamanda bireyin kendini gerçekleştirmesine olanak tanıyan bir alan olmalıdır. İş, bireyin toplumdaki yerini bulmasına ve potansiyelini ortaya koymasına hizmet etmelidir. Drucker’ın önerdiği yönetim modelleri, bireylerin işlerinde anlam bulmalarına olanak sağlayan bir yapıya dayanır.
Byung-Chul Han ise modern iş dünyasında anlam arayışının giderek zorlaştığını savunur. Yorgunluk Toplumu eserinde, bireylerin sürekli performans göstermeye ve üretken olmaya zorlanmasının, işin anlamını yitirmesine yol açtığını dile getirir. Birey, sürekli bir şeyler üretirken, bu üretim süreci içinde kendini kaybeder. Modern iş dünyasında anlam, yerini verimlilik ve performansa bırakmıştır.
Drucker ve Han, işin anlamı konusunda farklı yaklaşımlar benimser. Drucker, bireyin işinde anlam bulabileceğini ve bu anlamın bireyin toplumsal rolünü güçlendireceğini savunurken, Han modern iş dünyasında bu anlamın kaybolduğunu dile getirir.
Son tahlilde hem Peter Drucker hem de Byung-Chul Han, modern dünyada bireylerin güvencesiz ve istikrarsız bir sınıfa, yani prekaryaya itildiğini fark ederler. Drucker, modern iş dünyasında iş gücünün giderek esnek çalışma koşulları ve güvencesizlikle karşı karşıya kaldığını öngörmüştür. Onun yönetim teorileri, bireylerin anlam bulabileceği ve güçlü bir iş güvencesine sahip olacağı bir iş dünyası tasavvur eder, ancak bugünkü neoliberal sistemde pek çok insan bu idealin uzağında, prekarya sınıfında yer almaktadır.
Byung-Chul Han ise prekaryayı daha doğrudan bir eleştiri konusu haline getirir. Han’a göre, neoliberal düzen bireyleri sürekli performans baskısıyla tüketirken, güvencesizlik ve belirsizlik modern insanın kaçınılmaz kaderi haline gelmiştir. Bireyler, öz-gönüllü kölelik içinde, kendilerini sürekli optimize etmeye çalışırken, iş güvencesizliği ve ruhsal tükenmişlik yaşarlar.
Peter Drucker ve Byung-Chul Han, farklı bakış açılarından yola çıkarak modern iş dünyası ve toplum üzerine düşündürücü analizler sunmuşlardır. Drucker, bireyin iş dünyasında anlam bulmasını ve teknoloji ile verimliliğin doğru yönetim stratejileriyle birleştirilmesini savunurken, Han bireyin modern kapitalist sistemde giderek baskı altına alındığını ve güvencesizleştirildiğini vurgular.
Her iki düşünür de günümüz dünyasında bireylerin prekarya sınıfına itildiğini ve bu güvencesizlik içinde anlam arayışlarının zorlaştığını görmüştür. Drucker’ın iyimser yaklaşımı ve Han’ın eleştirel perspektifi, modern toplumun işleyişine dair derin bir sorgulama sunar ve özellikle yöneticiler için önemli dersler barındırır.
1954 doğumlu olan Tufan Karaca, Kadıköy Maarif Koleji’nden mezun olduktan sonra eğitimini Virginia Polytechnic Institute and State University’de tamamlamıştır. 45yıllık profesyonel yaşamının 20 yılını dokuz farklı ülkede, uluslararası şirketlerde üst düzey yöneticilik yaparak geçirmiştir.
İş dünyasında edindiği deneyimleri eğitim alanına da taşıyarak, Yeditepe Üniversitesi ve Özyeğin Üniversitesi gibi önde gelen üniversitelerde dersler vermiştir. Halen yönetim danışmanı olarak kariyerini sürdüren Karaca, yönetim eğitimleri ve stratejik danışmanlık hizmetleri sunarak, modern iş yönetimi ilkelerini ve trendlerini kurumlara aktarmaktadır.
Yönetim alanındaki uzmanlığını kaleme aldığı “Girişimciler için Kolay ve Hızlı İş Planı Hazırlama”, “Career Management In a Disrupted World “, “Yeni Dünya Düzeninde Kariyer Yönetimi”, “Arts Entrepreneurship: How to Craft Your Creative Business Model”, “Sanatta Girişimcilik - YARATICI İŞ MODELİNİZİ NASIL GELİŞTİRİRSİNİZ? “gibi kitaplarıyla geniş bir kitleyle buluşturan Karaca, girişimcilik, stratejik esneklik ve VUCA gibi güncel yönetim konularında çalışmalarını sürdürmektedir.
Tufan KARACA ile
Yönetim Vizyonu
BÜYÜTEÇ
Destekçilerimize Teşekkürler
Kozyatağı Mahallesi Sarı Kanarya Sokak
Byofis No: 14 K:7 Kadıköy 34742 İstanbul
Telefon: 0216 906 00 42 | E-Posta: info@ kobitek.com
KOBITEK.COM, bir
TEKNOART Bilişim Hizmetleri Limited Şirketi projesidir.
2001 yılından beri KOBİlere ücretsiz bilgi kaynağı olma hedefi ile, alanında uzman yazarlar tarafından sunulan özgün bir iceriğe sahiptir.
Tüm yazıların telif hakları KOBITEK.COM'a aittir. Alıntı yapılabilir, referans verilebilir, ancak yazarın kişisel bloğu dışında başka yerde yayınlanamaz