Krizlerin İşletmeler Üzerindeki Etkileri

Bu yazıyı paylaş
X It! LinkedIn Facebook

Krizlerin İşletmeler Üzerindeki Etkileri

Krizler ülkelerin, sektörlerin, ekonomik sistemlerin temel taşlarını sarstığında, işletmeler bu tür krizlerin olumsuz etkilerine karşı savunmasız kalırlar. Savunma mekanizması devre dışı kalan işletmelerde yönetsel ve örgütsel fonksiyonlar olumlu veya olumsuz yönde etkilenebilir.

Krizin süresi ve şiddetine bağlı olarak işletmeler bu süreçte finansal risklerden, operasyonel risklere, pazar payı ve rekabet ortamından, stratejik ve yönetsel risklere hatta itibar ve müşteri kaybı riski ile karşı karşıya kalabilirler.

Krizin süresi uzayıp şiddeti arttığında artan sabit giderlerden dolayı düşen karlılık, atıl kalan kapasiteden kaynaklı işten çıkarmalar örgüt yapısında moral ve motivasyonu düşüreceğinden çalışan-işveren çatışmasına da yol açabilir. Bu durumda tabi ki verimlilikten söz edilemeyeceği gibi işletmeye güveni zedelemekte ve yönetsel bir boşluk doğmasına neden olmaktadır.

Yaşanan tüm bu olumsuzluklara karşın işletmeler kriz ortamında daralan iç pazar paylarını artırabilir, yeni pazarlara girebilir hatta dış pazarlara yönelerek bu olumsuzlukları aşabilirler. Ancak yeni pazar dinamikleri daha rekabetçi olacağı gibi Ar-Ge, Ür-Ge yatırımı gerektiren yüksek üretim kalitesi ürünler arayacaktır. Tüm bu şartlar altında, etkin bir maliyet kontrolü de gerekecektir. Bir taraftan yaşanan olumsuzluklar diğer taraftan olumlu gelişmeleri beraberinde getirmekte ve yeni fırsatlar doğmasına da neden olabilmektedir.

Krizlerin işletmeler üzerindeki olumsuz etkilerinden biri olan finansal riskler, temel mali veriler (Bilanço ve Kar Zarar) incelendiğinde karşımıza;

  • Çalışma sermayesine etkisi,
  • Sabit varlıklarına etkisi,
  • Kaynak kullanımına etkisi,
  • Özkaynaklara etkisi,
  • Karlılığa etkisi, şeklinde beş başlık altında çıkmaktadır.

Bu yazımızda krizlerin çalışma sermayesine etkisini anlatmaya çalışacağız.

Çalışma Sermayesine Etkisi

İşletmelerin çalışma sermayeleri “Dönen Varlıkları”dır. Özellikle finansal krizlerin etkileri öncelikle işletmelerin çalışma sermayelerinde görülmeye başlanır. İşletmelerin çalışma sermayesini oluşturan (dönen varlıklarını) hesaplar hazır değerler, ticari alacaklar ve stoklarıdır.

Bu hesaplar işletmenin günlük faaliyetlerinin yürütülmesi için gerekli fonlardan oluşur. İşletmeler faaliyet döngüleri için bu fonları sağlayamadıklarında sorun yaşarlar.

Hammadde temin edemezse, üretim yapılamayacak, üretim yapılamazsa stokları etkilenecektir. Alacaklarında tahsilat sorunu yaşadığında ticari ve mali borçları ile çalışanlarının ücretlerini ödeyememe sorunu ile karşı karşıya kalacaktır. Bu sıkıntılar krizin süre ve şiddetine bağlı olarak işletmenin iflasına bile yola açabilmektedir.

Krizlerin çalışma sermayesini olumsuz etkilemesi işletmenin faaliyetini, performansını, verimliliğini ve kredibilitesini de olumsuz etkiler. Bu olumsuzluk çalışma sermayesi ihtiyacını artırır.

İç pazarda ki daralmanın da etkisiyle hammadde fiyat artışlarına, satışlarda azalmaya, tahsilatların yetersiz olması ve zamanında yapılamaması, dolayısıyla alacak devir ve stok devir hızlarında azalmaya yol açar. Finans kurumlarına ödemelerde yaşanacak gecikmeler limit ve teminat sorunu yaşanmasına hatta kaynak temininin zorlaşmasına neden olabilecektir.

Çalışma sermayesi döngüsünde yaşanan bu bozulma işletmenin hizmet kalitesini de etkileyerek müşteri kaybetmesine, daralan piyasalar nedeniyle kapasite ve verimlilik kaybına, artan maliyetler ürün kalitesinde bozulmalara ve tüm bunların sonucunda fon girişinin yavaşlaması ve likidite sorunu yaşamasına sebep olur.

Finansal kriz sürecinde bazı işletmelerin likit varlıklarını artırdığı da görülmüştür. Bunun sebeplerinden birisi de yaşanan makroekonomik dengesizliklerdir. İşletmeler faiz oranlarındaki yükselişten faydalanarak elindeki fonları alternatif getirisi olan yatırımlara yönlendirmektedirler. Burada amaç mevcut fonlardan daha yüksek getiri elde edilmesinden ziyade likit kalarak işletmenin hareket kabiliyetinin güçlendirilmesidir.

İşletmeler likiditelerini korumak ve artırmak amacıyla kredili satışlardan ziyade peşin satışı da tercih ederler. Bu aynı zaman da alacak riskini en aza indirmek ve alacakların şüpheli hale gelmesini önlemektir.

Krizde bir işletmeyi zora sokabilecek en önemli unsurlardan birisi de stoklarıdır. Daralan piyasa şartlarını iyi okuyamayan, satış ve pazarlama planlamasını iyi yapamayan işletmeler stok yönetimini iyi yapamazlar. Bu şekilde krize yakalanan işletmeler yüksek stok maliyetine maruz kalırlar. Stokların satış kabiliyet ve hızı hammadde ya da nihai ürün olup olmadığına göre değişiklik gösterse de satış süresinin uzaması ve piyasa şartları dikkate alındığında elde tutma maliyeti yüksek olacaktır.

Talep daraldıkça maliyetinden daha ucuza satış söz konu olacak ve yetersiz nakit girişi işletme sermayesinin erimesine dolayısıyla zarara neden olacaktır.

Bununla birlikte talebi yüksek ürün stoğu bulunan işletmeler de ise stok değerinde göreceli bir artış meydana getirecektir. Maliyeti düşük stokların talep nedeniyle daha yüksek fiyatla satılması işletmeye ciddi kar ve likidite sağladığı gibi fiyat artışından kaynaklı brüt karlılık oluşmasına da neden olabilecektir.

Sonuç olarak işletmeler kriz olsun olmasın çalışma sermayelerini iyi yönetirlerse likidite yönetimini de sağlamış olurlar. Krizin her türlüsünün işletme için bir tehdit unsuru olduğunu unutmamak gerekir.

Çalışma sermayesi yönetimi ile birlikte stratejik organizasyonel yapılanmalar, yenilikçilik, hızlı ve doğru kararlar alma ve uygulamalar da işletmelerin bu tür zorlu dönemlerde ayakta kalabilmesi sağlar.

NOT:

  • Sabit varlıklarına etkisi,
  • Kaynak kullanımına etkisi,
  • Özkaynaklara etkisi,
  • Karlılığa etkisi,

daha sonraki yazılarda konu edilecektir.

Reklam
Kobitek'e ücretsiz üye olun

629 kere okundu


Etiketler:

Cemal İyikülah
Cemal İyikülah

1968 Gaziantep doğumlu olup İktisat Fakültesi mezunudur. 

Bankacılık kariyerine 1997 Yılında Esbank Eskişehir Bankası T.A.Ş. Genel Müdürlük, mali tahlil servisinde uzman yardımcısı olarak başlamış ve kurumsal krediler tahsis servisinde devam etmiştir. 2000 yılında Pamukbank T.A.Ş. Genel Müdürlük ticari-kobi krediler tahsis ve kredi risk izleme servislerinde çalışmış ve ilgili bölümün yöneticiliğini yapmıştır. 

Pamukbank- Halkbank birleşmesi sonrası aynı birimde bölüm müdürü olarak görevine devam etmiştir. Sistem üzerinden modüler risk izleme ekranlarının kurulması ve geliştirilmesi, istihbarat ekranları dokümanları ve kullanım kılavuzlarının hazırlanması ile bankanın KKB kurumsal büronun kuruluş projelerinde yer almıştır.

2007 yılında şube müdürlüğüne atanmıştır. Gaziantep ve Eskişehir Bölge Koordinatörlüğü bölge pazarlama bölüm müdürlüğü görevleri ile Gaziantep, Kahramanmaraş, Eskişehir organize sanayi şubelerinde şube müdürü olarak ticari-kobi müşteri portföyünü yönetmiştir. 

Mart/2022 tarihinde emekli olmuştur. Özel sektörde bir süre finans yöneticiliği yapmıştır. Halen bağımsız yönetim ve finans danışman olarak çalışmaya devam etmektedir. 

Banka bünyesinde kredi risk izleme, KOSGEB girişimcilik eğitimlerinde finansa ulaşma yolları eğitimleri vermiştir. MYK-Akredite Kobi Danışmanıdır. Yönetim Danışmanları Derneği üyesi ve Tübitak Mentorudur.

Reklam

Destekçilerimize Teşekkürler


Kozyatağı Mahallesi Sarı Kanarya Sokak Byofis No: 14 K:7 Kadıköy 34742 İstanbul
Telefon: 0216 906 00 42 | E-Posta: info@ kobitek.com

KOBITEK.COM, bir TEKNOART Bilişim Hizmetleri Limited Şirketi projesidir.

2001 yılından beri KOBİlere ücretsiz bilgi kaynağı olma hedefi ile, alanında uzman yazarlar tarafından sunulan özgün bir iceriğe sahiptir.

Tüm yazıların telif hakları KOBITEK.COM'a aittir. Alıntı yapılabilir, referans verilebilir, ancak yazarın kişisel bloğu dışında başka yerde yayınlanamaz