Kobitek.com web sitesi, analitik ve kişiselleştirme dahil olmak üzere site işlevselliğini sağlamak ve reklam gösterimini optimize etmek için çerezler gibi verileri depolar.
Vergi cenneti, düşük veya sıfır vergi oranları, gizlilik politikaları ve yabancı yatırımları cezbetmek için özel düzenlemeler sunan yargı bölgeleridir. Vergi cennetleri, genellikle finansal gizliliği sağlayarak uluslararası sermayenin kaçışı için cazip hale gelir.
bu yazıyı video olarak da izleyebilirsiniz
Öne çıkan vergi cennetleri arasında Bermuda, Cayman Adaları, Lüksemburg, İsviçre ve Singapur bulunmaktadır.
Vergi cennetlerinin tarihi, 20. yüzyılın başlarına kadar uzanır. İsviçre, 1934 tarihli Banka Gizliliği Yasası ile bu alandaki öncülerden biri olmuştur.
1980'lerde ve 1990'larda Karayipler ve Avrupa'daki küçük devletler, vergi cennetleri olarak popülerlik kazanmıştır (Sullivan, 2008).
2000'li yıllarda ise OECD ve G20 gibi uluslararası kuruluşlar, vergi cennetlerini sınırlamak için çaba sarf etmiştir.
Vergi cenneti olan ülkeler, düşük vergi oranları ve gizlilik sağlayarak büyük miktarda yabancı sermaye çekmektedir. Bu sermaye, yerel ekonomilere yatırım yapılmasını teşvik eder, finansal hizmetler sektörünü geliştirir ve iş fırsatları yaratır.
Ayrıca, bankacılık ve finans hizmetleri sunan şirketlerden lisans ve hizmet ücretleri elde edilir. Örneğin, Lüksemburg'da finans sektörü GSYİH'nın yaklaşık %30'unu oluşturmaktadır (Luxembourg for Finance, 2020).
Vergi cennetleri, genellikle ekonomik serbestlik ve piyasa rekabeti gerekçeleriyle engellenmemektedir.
Örneğin, 2017 yılında Almanya, Lüksemburg’un AB içindeki vergi politikalarını eleştirmiş ve bunların adil rekabeti bozduğunu savunmuştur. Almanya, Avrupa Komisyonu'na başvurarak Lüksemburg’un vergi politikalarının incelenmesini talep etmiştir. Ancak, serbest pazar ilkeleri nedeniyle bu girişimler kabul edilmemiştir.
Almanya Maliye Bakanı Wolfgang Schäuble, "Bu durumdan memnun değiliz ancak Avrupa Birliği'nin kararlarına saygı göstermek zorundayız. Ancak tezlerimizi savunmaya devam edeceğiz" demiştir (Reuters, 2017).
Birçok büyük Amerikan şirketi, vergi yükümlülüklerini azaltmak için vergi cennetlerinden faydalanmaktadır.
Örneğin, Apple, 2016 yılında İrlanda'da düşük vergi oranlarından yararlanarak milyarlarca dolarlık vergiden kaçınmıştır. Avrupa Komisyonu, Apple’ın bu uygulamalarını "yasadışı devlet yardımı" olarak nitelendirmiş ve 13 milyar Euro ceza kesmiştir (European Commission, 2016).
Google, Bermuda’daki bir iştirak aracılığıyla milyarlarca doları vergilendirme dışı bırakmıştır. Google, Double Irish ve Dutch Sandwich adı verilen vergi stratejileri kullanarak kazançlarını düşük vergi oranlı ülkelere kaydırmıştır.
Bu mekanizma, İrlanda ve Hollanda gibi ülkelerdeki iştirakler aracılığıyla gelirlerin vergi cennetlerine aktarılmasını içerir (The Guardian, 2018).
IKEA, Romanya'daki bağlı firmasından yüksek fiyatlarla kereste satın alarak, bu ülkedeki düşük vergi oranlarından faydalanmaktadır. Bu sayede kazancının büyük bir kısmını Romanya'da bırakmakta ve böylece daha az vergi ödemektedir (Forbes, 2020).
Türk şirketleri arasında da vergi cennetlerinden faydalananlar bulunmaktadır.
Örneğin, Doğuş Holding’in Malta’da şirketler kurduğu ve bu yolla vergi yükünü azalttığı bilinmektedir (Cumhuriyet, 2019).
Yıldız Holding (Ülker) de, United Biscuits ve Godiva gibi şirketlerinin yönetimini İngiltere ve Lüksemburg üzerinden gerçekleştirerek vergi avantajlarından faydalanmaktadır (Hürriyet, 2017).
Nasıl Yapılıyor:
İki İrlanda Şirketi Kurma:
Fikri Mülkiyet Transferi:
Lisanslama ve Royalty Ödemeleri:
Elde Edilen:
Nasıl Yapılıyor:
Hollanda Şirketi Kurma:
Royalty Ödemelerinin Hollanda Üzerinden Geçişi:
Vergi Cennetine Transfer:
Elde Edilen:
Apple, bu stratejileri uygulayan en bilinen şirketlerden biridir. İşte basitleştirilmiş bir örnek:
Apple İrlanda (A):
Apple Bermuda (B):
Apple Hollanda (C):
Rakamlarla Örnek:
Bu şekilde, Apple toplam vergi yükünü önemli ölçüde azaltır.
Bu stratejiler, son yıllarda uluslararası vergi yasalarındaki değişiklikler ve OECD'nin BEPS (Base Erosion and Profit Shifting) inisiyatifi gibi düzenlemelerle sınırlanmaya başlanmıştır. Ancak, geçmişte bu tür yapılandırmalar, büyük şirketlere önemli vergi avantajları sağlamıştır.
Şirketlerin vergiden kaçınma stratejileri, hem etik hem de yasal açıdan tartışmalıdır. Şirketlerin amacı kar elde etmektir ve daha az vergi ödeyebilecekleri yargı bölgelerine taşınmaları mantıklıdır.
Ancak, bu durum, faaliyet gösterdikleri ülkelerdeki kamu hizmetlerine katkı yapmamak anlamına gelir. Bu, hem etik hem de sosyal açıdan sorgulanabilir bir durumdur.
İngiliz akademisyen Prem Sikka, "Vergiden kaçınma, sosyal sözleşmenin ihlalidir" demektedir (Sikka, 2010). Sikka'ya göre, şirketler vergi ödememekle, toplumun sağladığı altyapı ve hizmetlerden faydalanırken, bu hizmetlerin finansmanına katkıda bulunmamaktadır.
Öte yandan, Milton Friedman gibi serbest piyasa savunucuları, şirketlerin yasal sınırlar içinde hareket ettikleri sürece vergi yüklerini en aza indirmelerinin doğru olduğunu savunmaktadır. Friedman, şirketlerin sosyal sorumluluğunun, hissedarlarına maksimum kar sağlamak olduğunu belirtir. Ona göre, yasalar ve etik sınırlar dahilinde vergiden kaçınma, şirketlerin karlarını artırmak için başvurabilecekleri meşru bir stratejidir (Friedman, 1970).
Apple CEO'su Tim Cook, 2013 yılında düzenlenen bir Senato duruşmasında, Apple'ın denizaşırı varlıklarını kullanarak vergi kaçırdığı iddialarına yanıt verdi. Cook, bu iddiaları "tamamen siyasi saçmalık" olarak nitelendirerek Apple'ın tüm vergilerini ödediğini ve ABD'deki en büyük vergi mükellefi olduklarını belirtti.
Cook, ABD kurumlar vergisi sisteminin modası geçmiş olduğunu ve reform edilmesi gerektiğini savundu. Ayrıca, Apple'ın denizaşırı gelirlerini ABD'ye getirmesinin %40 oranında vergiye tabi olacağını ve bunun makul olmadığını söyledi (The Independent).
2012 ve 2013 yıllarında, Google, Amazon ve Starbucks gibi büyük şirketler, Birleşik Krallık Parlamentosu'nun kamu hesapları komitesine (Public Accounts Committee) vergi kaçırma suçlamaları nedeniyle ifade verdiler. Bu şirketlerin yöneticileri, yasal ancak tartışmalı yöntemlerle vergi yükümlülüklerini azaltmakla suçlandılar.
Google'ın Birleşik Krallık CEO'su Matt Brittin, şirketin İrlanda'daki düşük vergi oranlarından yararlandığını kabul etti. Brittin, Google'ın İngiltere'deki reklam satışlarının çoğunlukla İrlanda'dan faturalandırıldığını, bu nedenle İngiltere'de düşük vergi ödediğini belirtti. Ancak, milletvekilleri bu yapının sadece vergiden kaçınma amacı taşıdığını savundu (Parliament UK) (Channel 4).
Amazon'un kamu politikası direktörü Andrew Cecil, Amazon'un İngiltere'deki satışlarının çoğunun Lüksemburg'daki bir yan kuruluş aracılığıyla yürütüldüğünü ve bu nedenle İngiltere'de neredeyse hiç vergi ödemediğini açıkladı. Bu durum, milletvekillerinin büyük tepkisine neden oldu ve Amazon'un yerel işletmeleri haksız rekabetle zarara uğrattığı iddia edildi (Channel 4).
Starbucks CFO'su Troy Alstead, şirketin Avrupa genel merkezi için Hollanda hükümeti ile özel bir vergi anlaşması yaptığını kabul etti. Alstead, Starbucks'ın İngiltere'de sürekli zarar açıkladığını ancak yatırım yapmaya devam ettiğini belirtti. Bu açıklamalar da milletvekilleri tarafından inandırıcı bulunmadı ve Starbucks'ın İngiltere'de vergi ödemekten kaçındığı iddia edildi (Channel 4).
Amerika'nın vergiden kaçınmak için kurulduğu iddiasına gelince, bu yaygın bir yanlış anlamadır.
Vergiler, Amerikan Devrimi'ne yol açan önemli bir mesele olsa da, daha geniş bağlamda temsiliyet ve öz-yönetim arzusu vardı.
Kolonistler, temsil edilmeden vergiye tabi tutulmalarına itiraz ettiler, ancak amaç sadece vergilerden kaçmak değil, bu vergilerin nasıl tahsil edileceği ve kullanılacağı konusunda bir söz sahibi olmaktı.
"Temsil edilmeden vergi olmaz" (No taxation without representation) sloganı bu duyguyu özetler
Yüksek vergi toplama prensibi ile hareket eden ülkeler, vergi cennetleri nedeniyle büyük kayıplar yaşamaktadır.
Almanya, 2019 yılında tahmini 30 milyar Euro vergi kaybı yaşamıştır (TJN, 2019).
Fransa ve İtalya gibi diğer Avrupa ülkeleri de benzer kayıplar yaşamaktadır.
Bu kayıplar, kamu hizmetlerinin finansmanında ciddi sorunlara yol açabilir ve gelir eşitsizliğini artırabilir.
Küresel vergi kaçakçılığı ve kara para aklama ile mücadele çabalarının artması nedeniyle İsviçre, gizlilik politikalarında önemli değişiklikler yapmak zorunda kaldı.
İsviçre, özellikle 2009 yılından itibaren bankacılık gizliliği konusundaki tutumunu değiştirmeye başladı. ABD ve Avrupa Birliği gibi büyük ekonomilerin baskıları sonucu, İsviçre hükümeti, vergi kaçakçılığına karşı daha şeffaf bir duruş sergilemek zorunda kaldı.
2014 yılında, İsviçre, Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Örgütü'nün (OECD) Otomatik Bilgi Değişimi Standardı'nı (Common Reporting Standard, CRS) kabul etti. Bu standart, üye ülkeler arasında finansal hesap bilgilerinin otomatik olarak paylaşılmasını öngörmektedir.
İsviçre, 2017 yılında bu standardı uygulamaya başladı ve ilk bilgi değişimini 2018 yılında gerçekleştirdi.
İsviçre'nin banka gizliliği yasası tamamen kaldırılmamış olsa da, uluslararası vergi düzenlemelerine uymak için önemli ölçüde yumuşatılmıştır. Özellikle vergi suçları ve kara para aklama durumlarında, İsviçre bankaları artık hesap bilgilerini yetkili makamlara açıklamak zorundadır.
Bu değişiklikler, İsviçre'nin küresel mali sistemde daha şeffaf bir rol oynamasına yardımcı olmuş ve uluslararası vergi kaçakçılığı ile mücadelede önemli bir adım olmuştur.
Gelecekte, vergi cennetleriyle mücadele konusunda uluslararası işbirliğinin artması beklenmektedir.
OECD ve G20 gibi kuruluşlar, BEPS (Base Erosion and Profit Shifting) projesi gibi girişimlerle bu soruna çözüm bulmaya çalışmaktadır.
Dijital ekonominin gelişimi, vergi politikalarının yeniden değerlendirilmesini zorunlu kılmaktadır. 2021 yılında 130'dan fazla ülke, küresel minimum kurumlar vergisi oranı üzerinde anlaşmaya varmıştır.
Bu tür adımlar, vergi cennetlerinin cazibesini azaltabilir ve daha adil bir vergi sistemine katkıda bulunabilir (OECD, 2021).
Kaynaklar:
Tufan KARACA ile
Yönetim Vizyonu
BÜYÜTEÇ
Destekçilerimize Teşekkürler
Kozyatağı Mahallesi Sarı Kanarya Sokak
Byofis No: 14 K:7 Kadıköy 34742 İstanbul
Telefon: 0216 906 00 42 | E-Posta: info@ kobitek.com
KOBITEK.COM, bir
TEKNOART Bilişim Hizmetleri Limited Şirketi projesidir.
2001 yılından beri KOBİlere ücretsiz bilgi kaynağı olma hedefi ile, alanında uzman yazarlar tarafından sunulan özgün bir iceriğe sahiptir.
Tüm yazıların telif hakları KOBITEK.COM'a aittir. Alıntı yapılabilir, referans verilebilir, ancak yazarın kişisel bloğu dışında başka yerde yayınlanamaz