Kobitek.com web sitesi, analitik ve kişiselleştirme dahil olmak üzere site işlevselliğini sağlamak ve reklam gösterimini optimize etmek için çerezler gibi verileri depolar.
Ulusal ve uluslararası birçok büyük kurumda, daha önce uğradıkları isim değişiklikleriyle birlikte, adından hala memnun olmadığını özellikle sosyal medyadan izlediğimiz, İK İnsan Kaynakları Departmanlarını en çok yoran bir konuyu, sizlerle paylaşmak istiyorum.
Son dönemlerde özellikle üst düzey yöneticiler arasında, çok sık karşılaşılmaya başlayan ve henüz tedavisi bulunamayan ve de Egonomani adıyla tıp tarihindeki yerini alan, böyle bir ince rahatsızlıktan bahsedildiğini hiç duydunuz mu?
Duymadıysanız, hastalığın adı üzerinde pek fazla durmayıp (Çünkü ben uydurdum ), belirtilerini izlediğiniz de muhtemelen sizin de içinde bulunduğunuz; eş, dost, arkadaş ve sosyal çevreniz ile çalıştığınız şirketlerde veya gönüllü olarak hizmet etmekten hoşlandığınız sivil toplum kuruluşlarında, karşınıza çıkma ihtimali bayağı yüksek olan bu hastalık örnekleri ve prototipleri, sizlere bir başka şekilde de olsa mutlaka bir yerlerden tanıdık gelecektir diye düşünüyorum.
Egonomani; geldikleri ve bulundukları noktayı elde ediş şekilleri, ne olursa olsun... Statü’lerine değer katamayan veya hasbelkader elde ettikleri statüyü bir türlü hazmedemeyen, çok sevgili üst düzey yöneticilerimizin ortak problemidir.
Y kuşağı temsilcileri olarak onları izlemeye... öncelikle; artık günümüzde X kuşağı olarak da adlandırılan, çevrenizdeki üst düzey yöneticilerden başlayabilirsiniz.
Hastalığın, izlenebilecek belirtilerine gelince;
“Ben... Ben... Ben...” sözlerini dilinden düşürmeyen ve “Küçük Dağları Ben Yarattım...” edasıyla ortalıklarda salınan bu tip yöneticilerden, zannedersem hepimize gına gelmiştir.
Neticede, ülkemizde ve dünyada her yıl yepyeni misyonlarla ve vizyonlarla kurulan ve de özellikle kurumsallaşmaya (Doğrusu “Kurumlaşma”dır!..) çok önem verdiğini öne süren, her 100 şirketten 80 tanesi... İlk 5 yıl içinde, bu tip belirtileri gösteren üst düzey yöneticiler veya iş sahipleri sayesinde, tarihe karışıyor.
Aslında, hepimizin çok iyi bildiği gibi; liderlik ve yöneticilik sanatında en büyük gaye, belirlenen ilke ve hedefler doğrultusunda amaçlara ulaşmaktır.
Ama maalesef bu amansız hastalık (Egonomani), yıllar boyu kendini bir türlü yenilemeyen ve burunlarından kıl aldırmayan yöneticilerimizi içten içe kemirmekte ve de kendileriyle birlikte çalışma gruplarının da, yok olup gitmesine sebep olmaktadır.
İyi bir ekip ve takım çalışmasına liderlik eden üst düzey yöneticilerin de, öncelikle beraber çalıştığı arkadaşlarını çok iyi tanıması ve onların; bilgileri, becerileri, tecrübeleri, yetkinlikleri ve de donanımları konusunda detaylı bilgi sahibi olmasının, onlara verecekleri yeni görevler, yeni sorumluluklar ve potansiyellerini göstermeleri açısından da yararlarını, zaten burada tartışmıyoruz.
Bunlarla birlikte... Çalışanların; maddi ve manevi insan yerine konarak, kendilerini iyi ifade edebildikleri ortamlarda, iyi yaptıkları şeylerden dolayı takdir edilerek, düşünce ve önerilerine değer verilerek, ortak kararlarda katılımcı olması istenerek, bunların uygulama fırsatlarının sağlanabileceği duygusuyla, ortaya koyabilecekleri performanslarını düşünebiliyor musunuz?
Ancak bu yararlı öneriler de, maalesef bu hastalıkta, her zaman faydalı ve etkili olamıyor.
Yani, bu hastalığa yakalanan yöneticiler, kolay kolay tedaviye cevap vermiyor. Aynı görevlere devam ettikleri sürece de değişen hiçbir şey olmuyor ve olan çalışanlara oluyor.
Aslında “Çalışanlar” açısından, her Egonomani hastası üst düzey yöneticiye göre, sadece o kişiye özel bir tedavi yöntemi mutlaka vardır. Bunu da... Teşhisi koyan doktor edasıyla, en iyi sizin bildiğinizden ve fırsat buldukça kendisi üzerinde bu tedavi yöntemlerini uygulamaya çalıştığınızdan hiç kuşkum yok. Ama kişiler arası özel konulara burada yer olmadığından () size neler yapıyorsunuz diye sormuyor ve de sizlere bu konuda ön plana çıkan genel bir tedavi yönteminden bahsetmek istiyorum.
Literatürde “Top Dolaştırmak ve Üç Maymunu Oynamak” olarak da adlandırılan bu tedavi yöntemi; iş ve özel yaşantınızda iletişim kanallarını tıkayarak, kaçak dövüşmenin en güzel yoludur. Özellikle, pek suya sabuna dokunmak istemeyen ve rahatlarının bozulmaması için sorumluluklardan kaçınan “Uzman Personel” tarafından, genelde şirketlerin “SWOT Analizi” sonucu stratejik planlama toplantılarında ön plana çıkan soyut kavramlardan oluşur... (Marka Değerimizi Arttıralım... Kurumlaşmaya Çok Önem Verelim... Kurum Kültürümüzü oluşturalım... Müşteri İlişkilerimizi Kuvvetlendirelim... Satışlarımızı Arttıralım... Sosyal Medyada Ön Plana Çıkalım... V.s.) ... (İyi - Güzel de... Nasıl?)
Mutlaka fark etmişsinizdir!.. Üst paragraftaki “son parantez” oraya ait değil. Son parantezin içinde yazan sözleri, “bir önceki parantezin” içinde yazan genellemeleri yapmanıza rağmen, üst düzey yöneticinizden duymadıysanız, hastalık bayağı ilerlemiş demektir. Aman dikkat!..
Üst düzey yöneticileriniz, kendi kariyer geçmişlerinden ve farklı özelliklerinden dolayı biraz olsun hak ederek bulundukları statüye gelmişler ve Egonomani rahatsızlığının başlangıç aşaması dönemlerinde, sizin üstünüze gelmeye başlamışlarsa, “Top Çevirme”yi başka açılardan yine deneyebilirsiniz.
Diyelim ki; üst düzey yöneticiniz, yeni uygulamaya alınacak olan, üretim ve iş planları dahilinde, sizin kendisine göre başarısız olacağınız varsayımıyla, sizi eleştiriyor ve hastalık belirtilerini göstermeye başlıyor.
Bu gibi durumlarda, bu tür yeni uygulamaların... Zamanlama olarak böyle bir ekonomik konjonktürde; takım çalışması yapan ekibinize, tüm şirket veya kurum çalışanlarınıza, hatta tedarikçilerinize ve paydaşlarınıza, içinde bulunduğunuz sektöre ve de ulusal çıkarlarımıza, aykırı olacağına dair fikirlerinizi, ama direkt - ama endirekt olarak, dile getirebilirsiniz...
Tedaviyi kabul edebilecek üst düzey yöneticiler, bu noktada size 2 soru sorar;
Birdenbire sizin sesinizi ve sorunuzu duyar gibi oldum. Yanılmıyorsam, “İyi, güzel de... Burada önemli olan, liderlik veya üst düzey yöneticilik merdivenlerini çıkarken Egonomani’ye yakalanmamak için bağışıklık sistemimizi nasıl güçlendirmeliyiz”diyorsunuz değil mi?
1955 İstanbul doğumlu, evli ve 1 çocuk babasıdır. Öğrenimini Kabataş Lisesi'nden sonra İ.T.İ.A. Siyasal Bilgiler Fakültesi ve Marmara Üniversitesi - Maliye Bölümleri’nde sürdürdü.
Çalışma hayatına 1973 yılında pazarlama ve halkla İlişkiler sektörlerinden başlayıp, 1977 den 2003 yılına kadar, kendi şirketlerinde devam etti. (Ajans Ardaş Reklamcılık Limited.)
Bu alanlarda yaklaşık 30 yıl; T.İş Bankası, Paşabahçe, Aygaz, İzocam, Lombardini, Honda, Rowenta, JVC, KİP, IBM, Pimaş, Sandoz, Kaleterasit, Kalebodur, Kalekim, Kaledekor, Kalevit, Çanakkale Seramik v.s. gibi birçok şirkete, özellikle Türkiye'nin her yerinde, KKTC de ve Almanya'da, reklamcılık ve halkla ilişkiler başta olmak üzere, çeşitli hizmetler verdikten sonra, kendi isteği ile emekli oldu.
Yurtiçinde ve yurtdışında katıldığı eğitim çalışmaları...
ISO 9001 14001 Toplam Kalite Yönetimi, Permission Marketing, Inovasyon, Motivasyon, Performans, Network Marketing, Satış ve Pazarlama Eğitimleri ile birlikte... KKTC Girne Amerikan Üniversitesi / 118 - Y Lions Akademisi Başkanlığı ve Chicago, Indianapolis, Newyork / Uluslararası Lions Kulüpleri Birliği Genel Yönetmenlik ve "Stratejik Liderlik Eğitimi" sonrasında ilaç, otomotiv ve kozmetik gibi sektörlerde Koordinatörlükler yaparak, Sivil Toplum Kuruluşlarında görevler aldı.
1980 den itibaren üyesi olduğu STK'lar ve aldığı görevler…
Halen; ilaç, aşı, kozmetik, gıda, temizlik ve tanıtım sektörlerinde ki 3 şirketler grubunda; danışmanlık, eğitmenlik, koordinatörlük ve yönetim kurulu üyelikleri görevleriyle birlikte...
Sosyal Sorumluluk Projeleri, BM Küresel İlkeler Sözleşmesi & Kurumsal Sosyal Sorumluluk & Sürdürülebilirlik gibi konularda “Proje Başkanı” olarak çalışmalarına devam etmektedir.
Tufan KARACA ile
Yönetim Vizyonu
BÜYÜTEÇ
Destekçilerimize Teşekkürler
Kozyatağı Mahallesi Sarı Kanarya Sokak
Byofis No: 14 K:7 Kadıköy 34742 İstanbul
Telefon: 0216 906 00 42 | E-Posta: info@ kobitek.com
KOBITEK.COM, bir
TEKNOART Bilişim Hizmetleri Limited Şirketi projesidir.
2001 yılından beri KOBİlere ücretsiz bilgi kaynağı olma hedefi ile, alanında uzman yazarlar tarafından sunulan özgün bir iceriğe sahiptir.
Tüm yazıların telif hakları KOBITEK.COM'a aittir. Alıntı yapılabilir, referans verilebilir, ancak yazarın kişisel bloğu dışında başka yerde yayınlanamaz