İmparator Marcus Aurelius’un Yönetim Felsefesi Doğrultusunda Yeni Yönetim Anlayışına Bir Bakış

Bu yazıyı paylaş
X It! LinkedIn Facebook
İmparator Marcus Aurelius’un Yönetim Felsefesi Doğrultusunda Yeni Yönetim Anlayışına Bir Bakış konu resmi

Marcus Aurelius MS 161 yılında tahta çıkan ve kraliyet soyundan olmayan bir filozof imparator olarak bilinir. O dönemde sahip olduğu yönetim anlayışının ise günümüzde hala karşılık bulduğunu görmekteyiz.

Gücü erdemle birleştiren filozof imparatorun 1860 yıl önce sahip olduğu anlayışları şu şekilde özetleyebiliriz.

  • İmparator Marcus Aurelius, yönetimi kardeşi ile paylaşmıştı, bu belki de tarihte görülmemiş bir şeydi. “İki beyin bir beyinden iyidir, iki çift göz daha iyi görü. İmparatorluk tek kişinin omuzlarına yüklenemeyecek kadar ağır bir yüktür.” derken günümüzde yatay organizasyonlar ve yetki devrinin önemini karşımıza çıkmaktadır. Yönetimde çalışanların karar süreçlerine katkı sağlaması daha da önemli hale gelmiştir. Gelecekte ise yatay organizasyonlara doğru yapılanma git gide artacaktır.
  • Aşırı lüks ve konfor içinde yaşamasını isteyenlere karşı Marcus Aurelius yönetim felsefesini özetleyen cevabı ders niteliğindeydi. “Bir çoban, sürüsünü yiyerek mi Çoban olur? Bir İmparator da halkının sırtından lüks içinde yaşayarak İmparator olmaz.” Lider ve yöneticiler yalnızca gerektiği kadar konfor ile takipçilerini etkileyebilir. Bu onların statüsünü düşürmez aksine takipçilerinin gözündeki değerini yükseltir. Dünyanın en büyük firma CEO’larının kamera önündeki mütevazi yaşam görüntüleri bize bu başarının anahtarını gösteriyor.
  • Adalet, organizasyonların iskelet sistemleridir. Küçük bir mülkiyet davası için bile tam 11 gün mahkemeyi takip eden Marcus Aurelius’un eleştirilere karşı “Roma'nın en küçük vatandaşının davası bile en büyük savaş kadar önemlidir.” sözü bugün hukuk fakültelerinin ilk dersi olan “Adalet aceleye gelmez” anlayışının temelini oluşturmaktadır. İşe alımdan terfiye kadar tüm süreçlerde adaletli olmak kazanılan en büyük zaferdir. Liyakatin sadakatten önemli olduğu, yolsuzluk ve kayırmanın olmadığı ortamlarda yaratıcılık artar, özdeşleşme yüksektir.
  • İletişim organizasyonlarda diğer önemli bir konudur. İmparator Marcus Aurelius yönetimde her fikre saygı duyar, farklı düşünceleri dikkate alır, en doğrusunu bulmak için yanındakilerle rahatça tartışabilirdi. Ayrıca her akşam imparatorluk görevleri bittikten sonra 13 çocuğuyla yarı ayrı vakit geçirirdi. Onlara karşı sergilediği açık iletişim aslında kendisinden sonra gelecek imparator adaylarına yol göstermek amaçlıydı. Senatoda konuşulan konular açıkça düşünce paylaşımına dayalıydı. Kimse çekinmeden fikrini söyleyebilmekteydi. İşletmelerde de çalışanlara bu tür fırsatlar verildiğinde yepyeni ve yaratıcı düşüncelerin ortaya çıkması kaçınılmaz olacaktır. Geçmişte bunu uygulayan birçok işletme karlılıklarını artırmayı başarmış, büyümelerini hızlandırmışlardı.
  • Kaynakların verimli kullanımı işletmelerin yaşam skalalarında stratejik düşünmenin önemini ifade etmektedir. Hem maddi hem de idari kaynaklar organizasyonların geleceklerini şekillendiren önemli mihenk taşlarındandır. Marcus Aurelius, imparatorluk hazinesini alışılagelen harcamalardan bambaşka şekillerde değerlendirdi. Yoksul ailelerin çocukları için eğitim fonları kurdu, veba salgınında zarar gören şehirlere yardım gönderdi, kıtlık yaşayan bölgelere tahıl sevkiyatı yaptırdı. Bu sayede dirlik ve birliği sağlayarak imparatorluğun her bireyinin vatandaşlık duygularını artırmayı başardı. İşletmeler de yan ve özel haklar ile, eğitim ve kariyer yönetimine ayırdıkları bütçe ile çalışanların aidiyet, vatandaşlık, bağlılık ve özdeşleşme duygularını artırarak hem verimliliklerini artıracaklar hem de personel devrini en düşük seviyelerde tutarak gereksiz kaynak harcamalarından (yeniden işe alım, oryantasyon, eğitim, haklar vb.) kurtulacaklardır.
  • Marcus Aurelius’un günlüğünde özellikle tekrar ettiği bir düşünce vardı. “İmparatorluk bir zevk değil, bir sorumluluk her akşam kendine sor bugün bu sorumluluğu ne kadar iyi yerine getirdin kaç kişinin hayatına dokundun dünyayı biraz daha iyi bir yer yapmak için ne yaptın?” İşte bu yaklaşım işte imparatorluğu derinden değiştirmişti. Bu bilinç tüm liderler ve çalışanlarda hâkim olduğu sürece başarısızlık tamamen tesadüflere kalacaktır. Liderler gücünü iyilik ve erdem için kullandıklarında, çalışanlar ise organizasyonun iyiliği için kendilerini verdiklerinde bu sinerji sürpriz olmayan başarıları yanında getirecektir, hem de kısa bir süre içerisinde.
  • Kriz yönetimi liderlerin lider olduklarını gösterecekleri yegâne ortamlardır. Her krizi öncelikle en az zarar ile aşarak bu durumu fırsata çeviren ve daha da başarılı olan liderler hem işletmelerinde liderlik anlayışlarını daha da perçinleyecek hem de işletme hedeflerini yakalayarak daha yeni hedefler için yol haritalarını rahatlıkla güncelleyebileceklerdir. Marcus Aurelius ve imparatorluğu MS 165'te doğudan gelen antonin vebası ile karşı karşıya kalmıştı. Sokaklardan her gün yüzlerce ceset toplanıyor, zenginler villalarına kaçıyor, tapınaklar birer morga dönüşüyordu. Şehrin nüfusunun üçte biri yok olmuştu. Saray protokolünün imparator ve ailesinin derhal şehri terk etmesi ısrarı karşısından Marcus Aurelius hayatının en önemli kararını vermiş, sadece Roma'da kalmakla yetinmeyip sarayın kapılarını ardına kadar açmıştı. Hazineden de muazzam bir bütçe ayırarak yeni hastaneler kurmuş, ölenlerin cenaze masraflarını bile devlet üstlenmişti. Roma tarihinde ilk kez bir İmparator halkının acısını bu kadar derinden paylaşıyordu. Hastalıklarla uğraşırken sınırlarında meydana gelen saldırılar, imparatora başkaldıran hain general de imparatorun doğru hamleleri ile halkın ve askerlerinin imparatorluğa bağlılıkları sayesinde bertaraf edilmişti. Marcus Aurelius bu dönemi şöyle özetlemişti: “Her zorluk bir fırsattır, veba merhameti öğretir, savaş barışın değerini, ihanet affetmeyi.” ve bir konuşmasında komutanlarına şöyle demişti: “Düşmanı yenmek kolay, zor olan onları dost yapmaktır.” İyi bir lider de rakiplerini yenmeyi bildiği gibi onlarla iş birliği yaparak dost olmayı becerebilendir.
  • Liderlerin en zor özelliklerinden birisi de güçlü bir ruha sahip olmaktır. Zorlu savaş ortamında ordularının başından hiç ayrılmayan imparator Marcus Aurelius “Vücudum yorgun ama ruhum güçlü, görev çağırıyorsa yaş sadece bir sayıdır.” diyerek ilerleyen yaşına rağmen dinamik ruhu ile ordusuna manevi güç veriyordu. Bu sefer sırasında her sabah erkenden kalkar güneşin doğuşunu izlerdi. Neden her sabah güneşi izliyorsunuz diye sorulduğunda ise imparator Marcus Aurelius’un cevabı tüm yaşam felsefesini özetler gibiydi: “Güneş görevinin nasıl aksatmadan yapıyorsa ben de öyle yapmalıyım, son nefesime kadar.”
  • Güç seni değil sen gücü kontrol etmelisin dediği imparatorluk varisi oğlunu kendisi gibi yetiştiremeyen Marcus Aurelius aslında yaptıklarının kısa sürede bozulacağını ve devlet yönetiminin bozulacağını anlamıştı. İyi bir lider, takipçilerini başarıya götürür; harika bir lider ise liderler yetiştirir. İmparator da kendisinden daha iyi bir lider yetiştirmek için zaman ve çaba harcamaktaydı, fakat tarih buna izin vermemişti. Liderler de kendi alt liderlerini yetiştirerek işletmenin etkin bir şekilde idare edilmesinde çok büyük avantajlar sağlayabileceklerdir.

Sonuç olarak, tarihte yer alan büyük liderlerin hepsinin farklı yönetim anlayışına sahip olmasına karşın bazılarının günümüzde modern liderlik anlayışı ile uyumlu olması dikkat çekmektedir. Çünkü yönetilen kişi daima insan olmuştur. Gelecekte yapay zekâ araçlarının insanların yerini kısmen alacak olması ihtimali göz önünde bulundurulsa da onları idare edenin de bir insan olduğu gerçeği asla değişmeyecektir. Hatta gelecekte yeni bir anlayış olarak ortaya çıkacak olan “yönetenin yönetilmesi” kavramı daha da kıymetli olacaktır.

Reklam
Kobitek'e ücretsiz üye olun

139 kere okundu


Etiketler:

Dr. Haluk Sak
Haluk Sak

İşletme-Yönetim ve Organizasyon

26 yıl kamuda yöneticilik, eğiticilik ve personel yönetiminde çalıştı. Yurt dışında 6 ay süre ile Bosna Hersek’te Avrupa Birliği Misyonunda görev aldı. Hollanda, Slovenya ve Yunanistan’da çeşitli temsil görevlerinde bulundu. 2024 yılında kamudan emekli oldu.

Yönetim ve Organizasyon ile Halka İlişkiler ve Tanıtım alanlarında çift yüksek lisans, Yönetim ve Organizasyon alanında ise doktorasını tamamladı. Yönetim ve davranış bilimleri konularında yayımlanmış 1 kitap, 3 kitap bölümü ile yayım aşamasında olanlar dahil 4 makalesi bulunmaktadır. Son dönemde liderlik ve yapay zekâ uygulamaları konularında araştırma ve çalışmalar yapmaktadır.

Çok iyi düzeyde İngilizce, başlangıç düzeyinde Rusça ve Boşnakça bilen Dr. Haluk Sak, halen İstanbul Topkapı Üniversitesinde dersler vermekte, Potansia Online Eğitim ve Gelişim Akademisinde eğitmenlik yapmaktadır.

Kariyerinde, NATO AB Gücü (Althea) Madalyası, Kurumsal Başarı Rozetleri, Nakdi Ödül ile çok sayıda takdir ve taltifler kazanmış olup yönetim, davranış bilimleri ve temel yapay zekâ alanlarında sertifikalara sahiptir.

Destekçilerimize Teşekkürler


Kozyatağı Mahallesi Sarı Kanarya Sokak Byofis No: 14 K:7 Kadıköy 34742 İstanbul
Telefon: 0216 906 00 42 | E-Posta: info@ kobitek.com

KOBITEK.COM, bir TEKNOART Bilişim Hizmetleri Limited Şirketi projesidir.

2001 yılından beri KOBİlere ücretsiz bilgi kaynağı olma hedefi ile, alanında uzman yazarlar tarafından sunulan özgün bir iceriğe sahiptir.

Tüm yazıların telif hakları KOBITEK.COM'a aittir. Alıntı yapılabilir, referans verilebilir, ancak yazarın kişisel bloğu dışında başka yerde yayınlanamaz