Sürdürülebilirlik ve Sürdürülebilir Kalkınma

Bu yazıyı paylaş
X It! LinkedIn Facebook
Sürdürülebilirlik ve Sürdürülebilir Kalkınma

Sürdürülebilirlik (sustainability) kelimesini etimolojik olarak incelemek gerekirse; Sustainability kelimesi, Latince “Sus” ve “Tenere” kelimelerinden türetilmiştir. Bu Latince kelimelerin sırasıyla anlamları, “ayakta kalma” ve “devam etmek” tir.

İnsanoğlunun dünyada, varlığını çok uzun bir süre devam ettirme arzusu, sürdürülebilirlik kavramının günümüzdeki manasını ifade eder. Kavramın en kısa, öz ve açık ifadesi; Dünya Komisyonu’nun Çevre ve Kalkınma Raporu’nda bulunabilir. “Bizim Ortak Geleceğimiz” başlıklı rapor, öncelikle yakından ilişkili bir konu olan Sürdürülebilir Kalkınma’ya atıfta bulunmaktadır. Komisyon Başkanı Gro Harlem Brundtland’ın, “İnsanlık, gelecek kuşakların, ihtiyaçlarını karşılamaları konusunda ödün vermeksizin, bugünkü ihtiyaçlarını karşılamayı garantileyen, sürdürülebilir bir kalkınmayı gerçekleştirme kabiliyetine sahiptir” söyleminden sonra rapor, genel olarak Brundtland Raporu olarak bilinir. Nihayetinde, sürdürülebilir kalkınma, durağan bir durum değildir. Akabinde, Komisyon “Sürdürülebilir Kalkınma” kavramıyla ilgili olarak “Özellikle, kaynaklardan istifade etmeyi, yatırımların yönlendirilmesini, teknolojik kalkınmanın konumlandırılmasını ve bugünün ihtiyaçlarıyla olduğu kadar, geleceğin ihtiyaçlarının da karşılanmasıyla ilgili, kurumsal yeniden yapılanmayı içeren, bir nevi değişim sürecidir. Biz sürecin kolay veya basit olduğunu iddia etmiyoruz. Mutlaka, can yakıcı seçimlerin yapılması gerekir.” diyerek sözlerine devam etmiştir.

Buradan hareketle, diyebiliriz ki, sürdürülebilir kalkınma politik kararlılığa bağlıdır. Sürdürülebilirlik ve bununla çok yakından ilişkili bir kavram olan “Sürdürülebilir Kalkınma”, kabul edilebilir bir medeniyet ortamında, insanlığın devamını amaçlayan, insani kurgulardır.

Geçtiğimiz 50 yıl içerisinde, sürdürülebilirlik konusunun ciddiyeti, artan nüfus ve kişi başına tüketim miktarına bağlı olarak giderek netlik ve önem kazanmıştır. 1950 yılında, 2,5 milyar kişi olan dünya nüfusu, 2012 yılında yaklaşık 7 milyar kişiye çıkmıştır. Dahası, 1960 yılı itibariyle, dünyadaki toplam tüketim harcamaları tutarı 171 milyar ABD dolarından, 2010 yılında 44.000 milyar ABD dolarına yükselmiştir. Bu tüketimin kötü bir şey olduğu anlamına gelmez. Ancak, çok sayıda insan, çok miktarda kaynağı tüketmektedir ve nedenle dünyanın doğal yapısının ve tüketimin, tüm insanlık tarihine kıyasla, daha büyük bir dikkat ve duyarlılıkla yönetilmesi gerekmektedir.

1983 yılında Birleşmiş Milletler Genel Kurulu, “2000 Yılı ve Sonrası İçin Çevresel Perspektif Hazırlama Süreci” başlığını taşıyan 38/161 numaralı bir karar almış ve aşağıdaki maddelerden sorumlu olacak bir komisyon kurmuştur:

(a) 2000 Yılı ve sonrası için, sürdürülebilir kalkınmayı gerçekleştirebilecek, uzun dönemli çevresel stratejiler teklif etmek;

(b) Çevreyi koruma kaygısını, gelişmekte olan ülkeler ile ekonomik ve sosyal kalkınmanın farklı seviyelerde olduğu ülkeler arasında daha büyük bir işbirliğine dönüştürecek, ayrıca, insanlar, kaynaklar, çevre ve kalkınma arasındaki ilişkileri de dikkate alarak, genel ve karşılıklı olarak birbirini destekleyen, amaçların gerçekleştirilmesine öncülük eden, tavsiyelerde bulunmak;

(c) Rapordaki diğer tavsiyelerin ışığında, uluslararası toplumun, çevre sorunlarının, daha etkin bir biçimde üstesinden gelmesine yardımcı olacak yollar ve araçlar tasarlamak:

(d) Uzun vadede, genel kabul gören çevresel sorunlarla ilgili anlayışın geliştirilmesi. Çevrenin iyileştirilmesi ve korunması ile ilgili problemlerin başarılı bir şekilde çözümlenmesi için uygulanabilir çabaların sarf edilmesi ve önümüzdeki yıllarda alınması gereken tedbirleri içeren bir ajandanın oluşturulması. Ve uluslararası toplumun ilgisini uyandıran, 1982 yılındaki, Yönetim Konseyi toplantısındaki ilgili kararları da dikkate alarak, ortak amaçların, tanımlanmasına yardımcı olmak,

Komisyon daha sonra, “Çevre ve Kalkınma Üzerine Dünya Komisyonu” adını almış olmasına rağmen, kendisi bir tıp doktoru ve Norveç Çevre İlişkileri Bakanlığı’nda çalışmış, ardından da üç dönem Başbakanlık yapmış, bir kamu sağlığı savunucusu olan, Gro Harlem Brundtland’ın adıyla anılmaktadır.

Brundtland Raporu, teknik olarak sürdürülebilirlik terimini icat etmemesine rağmen, bu terimin anlamını, küresel ölçekte, insanların, çevre üzerindeki etkilerini derinlemesine araştıran güvenilir ve yaygın olarak bilinen bir rapordur. Sürdürülebilir kalkınma ile ilgili sıklıkla atıfta bulunulan rapordaki tanım “… Kalkınma, gelecek kuşakların ihtiyaçlarını karşılama yeteneğinden ödün vermeksizin bugünün ihtiyaçlarını karşılayabilmektir.”. Rapor, sürdürülebilir kalkınma, sürdürülebilir ve sürdürülebilirlik terimlerini, sosyal adalet, ekonomik verimlilik ve çevresel kalite terimleriyle olan ilişkisini vurgulayarak, birbirlerinin yerini alabilecek şekilde kullanmıştır. Bu terimlerin bütünleştirilmesinin yolları, toplumdan topluma değişebilir; fakat bu yolların belirli genel özellikleri ihtiva etmesi gerekir: “dünyadaki fakirlerin zaruri ihtiyaçları (ki buna ağırlıklı bir önem verilmesi gerekir), ilaveten çevrenin, günümüzün ve geleceğimizin ihtiyaçlarını karşılama potansiyeli ile ilgili, günümüz teknolojisinin ve toplumun sosyal organizasyon yapısının neden olduğu sınırlamalar.”.

Sürdürülebilirliğin bütünleştirmeye çalıştığı üç boyut vardır: ekonomik, çevresel ve sosyal yapı (sosyal politika dâhil):

1. Ekonomik Boyut: Finansal piyasalarda sermaye akımı ile bireylerin sahip oldukları, bilgiyi, yeteneği, yeterliliği ve diğer özellikleri de içeren ticaretin kolaylaştırılması ve ekonomik faaliyetlerle ilgili alınan kararların, çerçevesini tanımlar.

2. Çevresel Boyut: Yaşayan sistemlerin birbirlerine bağımlılığını, farklılığı, dünya ekosisteminin ürettiği mal ve hizmetleri ile bunlara ait atıkların oluşturduğu sonuçları kabul eder.

3. Sosyal Politik Boyut: Kurumları, insanları ve insani değerleri, arzuları, refahı, ahlaki değerleri açığa vuran fonksiyonlar arasındaki ilişkiyle birlikte ortak hareket etmekle ilgili karar alma ortamını ifade eder.

Brundtland Raporunda, sürdürülebilir kalkınma modeli; teknolojik ilerlemeler ve ekonomik canlılık ile sağlanabilirse, bunun insanların yaşam kalitesini iyileştirmeyi amaçlayan, ilk ve en önemli sosyal politik yapı olacağı konusu netleşmiştir:

  • Fiziksel Anlam: İnsani ve ekolojik, mal ve hizmetleri adil bir şekilde tedarik etmek,
  • Niyet Anlamı: Yaygın kullanılabilen araçlarla, eğitime, adalet sistemlerine ve sağlık hizmetlerine erişim yoluyla, ilerlemeyi mümkün kılmak,
  • Stratejik Anlam: Gelecek nesillerin ihtiyaçlarını korumaktır.

Bu bağlamda sürdürülebilirlik, insanlık tarihinde görülmüş: insan hakları, ırksal eşitlik, cinsiyet eşitliği, işçi-işveren ilişkileri ve muhafazakârlık gibi sosyal hareketler serisi içerisinde yerini almıştır.

Sosyal ve ekonomik elementlerin kesişimi sosyal “adalet”in temelini teşkil edebilir. Yönetimin aydınlanması bağlamında, “canlılık”, ekonomik ve çevresel çıkarların üzerinde düşünülmesiyle oluşturulur. “Katlanılabilirlik” ekonomik ve sosyal elementler arasındadır, fonksiyonel bir toplum çevresel kaynak ve hizmetlere bağımlıdır. Bu üçünün kesişimi ise sürdürülebilirliktir.

ücretsiz üye olun

10748 kere okundu

Etiketler:

1967 yılında İstanbul, Suadiye'de doğan Sn. Kartal, 1986 yılında Kartallar Endüstri Ürünleri ve Dış Tic. A.Ş.'de Yönetim Kurulu Üyesi olarak iş hayatına başlamıştır. Lisans eğitimini, 1990 yılında Marmara Üniversitesi, Maliye bölümünde tamamlamıştır. Ardından, İşletme, MBA ve Maliye anabilim dallarında olmak üzere üç farklı alanda yüksek lisans çalışmalarını, Marmara ve Galatasaray Üniversiteleri'nde de sırasıyla Profesyonel Bilgisayar Programcılığı ve Yönetim Bilişim Sistemleri üzerine sertifika programlarını tamamlamıştır. 

1993 yılında Avusturalya, Brisbane, Bond Üniversitesi'nde lisan ve beşeri ilişkiler eğitimi almıştır. 1994-1995 yıllarında Ağrı'da, Maliye Subayı olarak, askerlik ödevini yerine getirmiştir. 1995-2008 yılları arasında orta ve büyük ölçekli, ulusal ve uluslararası şirketlerde profesyonel kariyerine devam etmiştir. 

2009 yılından itibaren Rhode Island (ABD), Montfoort (Hollanda), Milano (İtalya), İstanbul (Türkiye) ve Hong Kong (Çin) ofislerinde faaliyet gösteren, Parallel Partners (ABD) ve FP Partners (İtalya) firmalarının Türkiye'deki iş ortağı olarak, "Uluslararası Pazarlama ve İş Geliştirme" konularında danışmanlık hizmeti vermektedir. Aynı zamanda, 2011 yılında, İstanbul, Haliç Üniversitesi'nde başladığı Genel İşletme konusundaki doktora çalışmasına da devam etmektedir.

KOBİTEK - KOBİLERİN İŞ PORTALI

© 2001-2024

KOBITEK.COM, bir TEKNOART Bilişim Hizmetleri Limited Şirketi projesidir.

2001 yılından beri KOBİlere ücretsiz bilgi kaynağı olma hedefi ile, alanında uzman yazarlar tarafından sunulan özgün bir iceriğe sahiptir.

Tüm yazıların telif hakları KOBITEK.COM'a aittir. Alıntı yapılabilir, referans verilebilir, ancak yazarın kişisel bloğu dışında başka yerde yayınlanamaz