İşletmemin geleceği için icat çıkarmak

İşletmelerin finansal sürdürülebilirliklerini sağlamak konusunda yaşadıkları tedirginlik pek çok kişi ve kuruluşun endişe ettiği bir konudur. Gelecekteki yükümlülüklerin nasıl finanse edileceği konusu belirsizlik yaratır. Yükümlülüklerle karşılaşma aşamasındaki ertelemeler veya genel iş süreçlerini yönetme tekniklerinin ne kadar etkili olacağı bilinmez.

İşletmelerin bu belirsizlikle başa çıkabilmeleri ve finansal sağlıklarını kontrol altında tutabilmeleri için öngörü kabiliyetlerine ihtiyaçları olduğu açıktır. Bu durum, işletmeleri yönetici kadrolarını düşünmeye ve strateji üretmeye yönlendirirken, danışmanlık desteği almak isteyenler ise gelecekteki değerlerini, risklerini ve avantajlarını çözecek bir "sihirli dokunuş" beklerler.

Ancak bu beklenti gerçekçi bir beklenti değildir. Yalnızca gerçekleşmiş sonuçlara dayanarak bir işletme için geleceği tahmin etmek doğru bir yaklaşım olmayacaktır. Çünkü işletmeler, sayısız sonuçla karşılaşma ihtimaline sahiptirler ve hangi sonucu seçeceklerine karar vermek, işletme için bir yönetimsel karar gerektirir.

İşletmeler alınan kararların sonuçlarına katlanmak ya da mükâfatlandırılmak kavramlarıyla karşı karşıya geleceklerini bilirler. İşletme sahibinin kişisel vizyonu ile işletmelerin oluşturdukları kurumsal vizyonu doğru, anlaşılabilir ve hayata geçirilebilir olduğunda bir başarı hikayesi çıkar. Aksi durumda alınan kararlar işletmenin sonunu hazırlar.

İşte tam bu noktada kararların doğru alınabilmesinin nasıl mümkün olunabileceği ile ilgili sorular karşımıza çıkmaktadır. İşletme sahibine büyük resmi görme ve daha büyük bir resim içinde işletmesini konumlandırması için ne sunulmalıdır? Şüphesiz bu sorunun cevabı da işletmenin çalışma kültürünün olgunluk derecesiyle ilgilidir. İşletmeler sürekli gelişmeyi, yenilenmeyi ve durumlarını anlayabilmeyi şiar edinmelidir. Buna göre stratejiler ve organizasyon yapıları inşa etmelidir. Ancak bu şekilde gelecekleri hakkında rota çizebilir, fırsatları görebilir veya risklere karşı hazırlıklı olabilirler. İşletmelerin yönetsel hafızalarına ekleyeceği bu yaklaşım kurumun olgunluk değerlendirmeleri ile saptanabilir. Günümüzde kurumsal risk yönetimi anlayışıyla yapılmaya çalışılan da bu yaklaşımın sadece bir unsurudur. Elbette tek başına kurumsal risk yönetimi yeterli olmayacaktır. Çünkü işletmelerin korunmaya olduğu kadar performansa ve performansı etkileyen unsurların inşasına da ihtiyacı vardır.

İşletmelerin geleceklerini planlama ve şimdiden yaşamaya başlamasıyla ilgili Dennis Gabor'un yaklaşımı işimize yarayabilir. Gabor'a göre, geleceği tahmin etmenin en iyi yolu, onu icat etmektir. Yani işletmeler, geleceklerini şekillendirebilmek için atılması gereken adımları atmaya başlamalıdırlar. Bu inovasyonla başlayan yeni bir ürün/hizmet sunumundan tutun da satış sonrası hizmete kadar giden tüm süreçlerin sürekli iyileşmesiyle mümkündür. Japonların Kaizen dedikleri’ de aslında budur. “Daha iyiye doğru gitmeyen bir şirket daha kötüye gidiyordur.”

İşletme sahiplerinin bu düşünceye yaklaşımı onların sürdürülebilir finansal sağlık hedeflerine uyumluluklarını da ortaya çıkaracaktır. Çünkü tüm bu süreçlerin aslında bir finansal karşılığı vardır. Doğru tedarikçiyle çalışma, kaliteli müşteriyi bulma, mükemmel ürünü yaratma, markaya olan güveni sağlama, inovasyonu besleme, performansı ödüllendirme aslında finansal sağlığın ayrılmaz unsurlarındandır.

Özetle, işletme sahipleri şu temel soruyu kendilerine sormalıdır. İşletmenizin finansal sağlığını korumak için atılması gereken adımları ne kadar önemsiyorsunuz? Gelecekteki belirsizlikleri öngörme ve onları yönetme sürecine dahil olmanız, işletmenizin sürdürülebilir bir finansal yapıya sahip olmasını sağlayabilir. Bu nedenle, geleceği icat etme yolunda ilk adımları atmanız ve gerekli önlemleri almaya başlamanız önemlidir. Unutmayın, işletmenizin güvenli ve sağlıklı bir geleceği için sizin atacağınız adımlar hayati önem taşımaktadır.