Çok çalışmak mı? Ama neden?

Bu yazıyı paylaş
X It! LinkedIn Facebook
Çok çalışmak mı? Ama neden?

Hayatın odağında mutlaka çok çalışmak mı olmalı? Fiziksel olarak çalışmadan geçirilen zaman için vicdanlarımız sızlamalı mı? Boş duranı Tanrı sevmez mi? Eğer o an yapılacak bir iş yoksa meşgul taklidi mi yapmalıyız? Tatilde bile bütün iletişim kanallarımız açık mı olmalı? Her an aranmaya ve hatta tatili yarıda kesip işyerine dönmeye amade mi olmalıyız?

Bu soruları samimi olarak cevaplamanın zamanı geldi.

İş ve çalışma kavramlarını masaya yatırmak ve yeniden tanımlamak zorundayız. Yoksa ufukta dehşet verici bir işgücü yetersizliği riski var.

Sorun, bugüne taşıdığımız iş, çalışma, mesai, hiyerarşi, talimat vb kavramların, iş Dünyasının yeni üyeleri olan kuşaklar tarafından anlaşılmamasından kaynaklanıyor.

Yeni kuşaklar, bir asır öncesinin tanımlarını ve algılarını reddediyor. Bu uyumsuzluk ise, onlar ile iş hayatı arasındaki ilişkiyi kopartıyor.

Bu uyumsuzluğu görmezden gelmek en büyük risk gibi görünüyor. Görmezden gelmek çözümsüzlüğü tetikler. Yeni kuşaklar mevcut yapıya dahil olmayı reddeder. İşletmeler can yakan bir işgücü yetersizliği ile karşı karşıya kalır, ki kalıyor da. Bu gerçeğe itirazı olan var mı?

Esasen sorgulanması gereken bir husus daha var

Yüzlerce çalışanın bir işyerinde saatlerce bir arada olması, çalışması, tek tip hareket etmesi, bir örnek üniformaların alanları doldurması, gençlerin kabullenmekte zorlandığı bir durum. Bu gençler baskın bir ben duygusu ve bireysel duruş ile yetiştiler. Onları kalabalıklara sokmak ve tek tipleştirmek zor gibi görünüyor. Genç kuşakların emek yoğun ve kalabalık işletmelerden uzak durmasının nedenlerinden birisi budur.

Baştaki sorulara dönelim.

Çok çalışmak?

Bu, hayatın tadını çıkarmak için bir engel midir? Ya da, çok çalışmayı bir ibadet gibi benimsemiş olanlar için, hayattan keyif almak günah mıdır?

Günümüzde çok geçerli bir gerçekliği vurgulamakta yarar var. İnsanın bir işletme ile ilişkisi iki türlü olur. Daha doğrusu iki farklı biçimde değer katabilir. Ya bedensel emek ile ya da beyinsel emek ile. Bu ikisi arasında da ak ile siyah kadar fark vardır.

Beyinsel emek, geleceğe dönük stratejik katkı verir.

Fiziksel emek, anlık üretim ve hizmet için vardır.

Doğru zaman planlaması yaşatır

İşte bir türlü beceremediğimiz bir husus da budur. Zamanı planlamak.

Askeri bir zaman planlamasından bahsetmiyoruz. O model, erlerin bir an bile boş kalmaması gerektiği düşüncesinden doğmuştur. Ama işletmeler garnizon değildir.

İş Dünyasına gereken model, esnek, duyguları da hesaba katan, verimli bir zaman planlamasıdır. İhtiyaç duyulan, tam da böyle insani bir plandır. Böyle bir planlama değişebilir. Ya da uzun süre sabit kalabilir.

Karar çalışanlara aittir.

İnsanın bir günü üç temel üzerine kurulu bir süreçtir.

  • Çalışmak
  • Sosyalleşmek
  • Dinlenmek

Her üçüne de eşit zaman ayrılmalıdır.

Bu, bireysel yaşam biçimlerini öne sürerek tartışılabilecek bir sorun değildir. Milyonlarca yıllık bir evrimin insan doğasına yüklediği bir kodlamadır.

Kendisine birkaç saatlik uykunun yettiğini söyleyenler de, eksik uykunun gelecekte doğuracağı vahim sağlık sorunlarına hazırlıksız yakalanmaya adaydır. Uykusuz insan, doğru kararlar almakta zorlanır. Düşük performansa sahiptir. Genellikle mutsuzdur. Çevresi ile uyum sağlayamaz. Yaşamdan tat alamaz.

Hayata zaman ayırın.

Bunu yaparken de asla suçluluk hissine kapılmayın. Zamanı rasyonel kullanmak ve hayatın tatlarını denemek ayıp değildir. Bunu yasaklayan bir gelenek, inanç, töre de yoktur.

İşletmeler bu yaklaşıma olumlu bakmak zorunda. Hatta daha da ötesi, destek vermeleri gerekir. Bu, onların yararınadır.

İnsanın hayatında paradan daha önemli bir şey olmalı:

  • İlişkiler
  • Sanat
  • Spor
  • Kültür
  • Dostlar
  • Keşfetmek

Zamanın tamamını çalışarak yorulmak için tüketip, hayattan habersiz göçüp gitmek var oluşun doğasına aykırıdır.

Reklam
Kobitek'e ücretsiz üye olun

761 kere okundu


Etiketler:

Adil Gürkan
Adil Gürkan

Mengenli olmakla gurur duyan bir Anadolu insanıyım.

Mutfağa, Sanata, Doğaya, Hayvanlara, Estetiğe, Bilgiye, Spora tutkunum.

Darüşşafaka Lisesi’nde, insan olmak, merhamet, anlayışlı olmak, bilime inanmak, özgüven, kendini doğru ifade etmek, yaratıcılık alanlarında eğitim aldım.

Hacettepe Üniversitesinde, Türkiye’yi, Dünyayı, Bilimi, İnsanı, Sosyal Bilimleri, İşletmeciliği, Turizmi, Ağırlama sanatlarını öğrendim.

Amerika Otel ve Moteller Birliği Eğitim Enstitüsünden Otelciliğin evrensel kurallarını, inceliklerini, küresel kültürü anlamayı öğrendim.

1986 yılında otelciliğe başladım. O günden bu yana kendimi ev sahibi olarak gördüğüm otellerde, konuklarımıza mutlu tatiller yaşatmak için çabalıyorum.

Bu gün itibarıyla, çalışan ya da Üniversitelerdeki gençlere bilgimi, görgümü, deneyimlerimi ve önerilerimi sunarak, onların gelişmesine katkı sunuyorum.

Türkiye’nin en büyük Yerli Zinciri Kilit Hospitality Group’ta Kurumsal İletişim ve Eğitim Direktörü olarak dinamik çalışma hayatımı sürdürüyorum.

Bir kitabım yayınlandı; Dinozor Turizmcinin Anıları

Aşağıdaki alanlarda risk yönetimi danışmanlığı

  • Turizm ve Otelcilik Sektörünü Tehdit eden Riskler
  • Yeni kuşakların turizm sektörüne uyumlu hale getirilmesi
  • Pazarlamanın geleceği. Pazarlama 3.0, 4.0, 5.0
  • Z Kuşağı ve Yeni Kurum Kültürü
  • İşletmelerde Demokratik Yönetim.

Eğitimler

  1. Mobbing
  2. Mikro Yönetim
  3. Çalışanlar Nasıl Mutlu Olur?
  4. Özgüven – Özsaygı – İnsiyatif
  5. Turizmde Sürdürülebilirlik
  6. Hayatta ve Doğada Liderlik

Kurumsal

  1. MDY ( Müşteri Deneyimi Yönetimi )
  2. Kurumsal Tasarruf
  3. Turizmde Sürdürülebilirlik
  4. İşgücü ve Kariyer Yönetimi
Reklam
Reklam

BÜYÜTEÇ

KOBİTEK - KOBİLERİN İŞ PORTALI
© 2001-2024

YouTube Facebook Instagram LinkedIn

Destekçilerimize Teşekkürler


Kozyatağı Mahallesi Sarı Kanarya Sokak Byofis No: 14 K:7 Kadıköy 34742 İstanbul
Telefon: 0216 906 00 42 | E-Posta: info@ kobitek.com

KOBITEK.COM, bir TEKNOART Bilişim Hizmetleri Limited Şirketi projesidir.

2001 yılından beri KOBİlere ücretsiz bilgi kaynağı olma hedefi ile, alanında uzman yazarlar tarafından sunulan özgün bir iceriğe sahiptir.

Tüm yazıların telif hakları KOBITEK.COM'a aittir. Alıntı yapılabilir, referans verilebilir, ancak yazarın kişisel bloğu dışında başka yerde yayınlanamaz