Kobitek.com web sitesi, analitik ve kişiselleştirme dahil olmak üzere site işlevselliğini sağlamak ve reklam gösterimini optimize etmek için çerezler gibi verileri depolar.
Bir bilgisayar almak istiyoruz. Bir online alışveriş sitesinde, işlemci tipi aynı olan ve en ucuzu ile en pahalısı arasında 3-4 kat fiyat farkı olan 100’ün üzerinde laptop / notebook bulabilmemiz mümkün. Bir bilgisayar tercih ederken en önemli seçim kriteri olan işlemciye karar vermiş olmanızın, “seçme” işinizi kolaylaştırmadaki yetersizliğini takdirinize bırakıyorum.
Kategori erbabı değilseniz, bir “seçim” yapmanız rahatlıkla haftalarınızı alabilir. Eğer benim gibi, bilgisayarı çoğunlukla iş için ve nadir zamanlarda da film izlemek amacıyla kullanıyorsanız, tercih edeceğiniz bilgisayarın performansını diğerleriyle çok kolay karşılaştıramayacağınıza bahse girebilirim. Özetle şunu iddia ediyorum: Hayatımızı kolaylaştırabileceği varsayılan “ürün çeşitliliği” aslında, başta seçimlerimiz olmak üzere hayli zorluğu içerisinde barındırıyor.
Peki ürün inovasyonuna dayalı bu “farklılaşma” çabaları, markaların, ya da sundukları ürünlerin tercih edilirliklerine ne ölçüde katkı sağlayabiliyor? Firmaların nihai amacının “en çok çeşitte ürünü pazara sunmak” değil, “rekabet üstünlüğü ve buna bağlı yüksek kâr” olduğunu varsaydığımızda yukardaki sorunun cevabını vermek bir hayli zorlaşıyor.
Gün geçtikçe daha çok firmanın ürüne yönelik değil ürünü çevreleyen faktörlere yönelik geliştirdikleri inovasyonlarla önemli rekabet üstünlükleri kazanabilmeyi başardıklarını gözlemleyebiliyoruz. Kuşkusuz bunun en çarpıcı örneklerinden birisi, Tuborg’un geliştirmiş olduğu “temiz kapak” inovasyonudur. Kutunun içerisindeki biranın lezzeti, ya da biyokimyasal yapısı ve içeriği yerine ürünün ambalajında yapılan bir düzenleme ile bira pazarını sarsabilmeyi başarmışlardır.
İşte size Ürün Çevresi İnovasyonu
Böylesine başarılı bir inovasyona imza atmayı başarabilmelerinin arkasında yatan hokus pokusun ise müşteriyi iyi gözlemlemiş olmalarında yattığını da rahatlıkla ifade edebiliriz. Müşteriye karşı körleşmiş şekilde, sadece rakiplere bakarak, laboratuvarlarda gerçekleştirilen “ar-ge faaliyetleri” ile yakalanamayacak bir başarı söz konusudur Tuborg için.
“Ürün çevresi” kavramını, ambalajla sınırlandırmak elbette büyük bir yanlışı barındıracaktır. Ürün çevresini, ürünle ya da ürünün özellikleri / performansı ile doğrudan ilgili olmayan, ancak bir yandan da ürünün kendisindeki düzenlemelerden çok daha etkili şekilde tercih edilirlik sağlayan faktörler olarak tanımlayabilmemiz mümkündür. Bundan önceki yazımızda bahis konusu ettiğimiz Dove’un da ürün odaklı olmayan çok önemli bir inovasyona imza attığını biliyoruz. Dove, ürün dışında kalan tek bir faktörle “tercih edilirlik” sağlayabilmeyi başarmıştır: Size “süper model” güzelliği vaad etmiyoruz, siz zaten güzelsiniz…
Müşteri değer alanı yaklaşımı içerisinde, müşteriye kendisini daha iyi hissettirebilecek her yaklaşımın, her adımın ve her inovasyonun, müşteri tarafından yüksek ölçüde karşılık bulma ihtimali bulunduğunu rahatlıkla söyleyebiliriz zira bugün fazla olan şey çeşitlilik, nadir bulunan şey ise, müşterilerin kalplerine temas edilebilmesine olanak sağlayan “insan dokunuşudur”.
Bu tip inovasyonun odağını tespit edebilmenin tek yolu müşteriyi doğru araçlarla gözlemleyebilmektir. Bu gözlemler sonucunda, kimi zaman, kuşkusuz ki ürüne yönelik bir ihtiyaç da tespit edilebilir ve bu da bir ürün inovasyonuna kaynaklık edebilir. Böyle bir durumda ürün inovasyonuna odaklanmak da elbette mümkündür, ama öncelik olarak (ve çoğu zaman sadece) “ürünü geliştirmeye” odaklanmış firmaları büyük açmazlar beklemektedir. Bu tip bir yaklaşımın, hedeflenen ticari başarıya hizmet edebilmesi ise hem zor, hem zaman alıcı, hem de yüksek maliyetlidir.
Önümüzdeki on yıllara imza atacak firmaların, ürün çevresine odaklananlar arasından çıkacağını düşünüyorum. Siz ne dersiniz?
İşletme Mühendisi (İTÜ ’98) olan Özgür Eyiol, kariyerine bankacılıkla başladı. Bu sektöre ancak 4 yıl tahammül edebildi. Ardından uzun yıllar boyunca üretim sektöründe ve muhtelif pozisyonlarda ve genellikle de pazarlamayı kapsayacak görevler aldı. 2011 yılında, tüm yöneticilik görevlerini geride bırakıp, eğitimci/danışman olmak yolunda adımlar attı. Kurumsal kapasiteyi artırıcı çok sayıda projede eğitmen/danışman olarak görevler aldı.
Firmaların, inovasyon kavramını gözlerinde çok büyüttüklerini, farklılaşma gayretlerinin olmadığını ve rekabet=düşük fiyat algısına sahip olduklarını üzülerek gördü. Pazarlama literatürünün “farklılaşmak iyidir” dediğini ama bunun yöntemini anlatmadığını fark etti. İnovasyon temelli ve farklılaşmaya dayalı rekabet üstünlüğünün nasıl sağlanabileceğini açıkladığı “Beklenmedik & Rekabet Üstünlüğü” (Artıfarma Yayınları – 2015) isimli kitabını kaleme aldı.
Halen güzel İzmir’de yaşamakta ve kurucusu olduğu Nova Rekabet Stratejileri Eğitim & Danışmanlık firmasını yönetmektedir.
Tufan KARACA ile
Yönetim Vizyonu
BÜYÜTEÇ
Destekçilerimize Teşekkürler
Kozyatağı Mahallesi Sarı Kanarya Sokak
Byofis No: 14 K:7 Kadıköy 34742 İstanbul
Telefon: 0216 906 00 42 | E-Posta: info@ kobitek.com
KOBITEK.COM, bir
TEKNOART Bilişim Hizmetleri Limited Şirketi projesidir.
2001 yılından beri KOBİlere ücretsiz bilgi kaynağı olma hedefi ile, alanında uzman yazarlar tarafından sunulan özgün bir iceriğe sahiptir.
Tüm yazıların telif hakları KOBITEK.COM'a aittir. Alıntı yapılabilir, referans verilebilir, ancak yazarın kişisel bloğu dışında başka yerde yayınlanamaz