Kobitek.com web sitesi, analitik ve kişiselleştirme dahil olmak üzere site işlevselliğini sağlamak ve reklam gösterimini optimize etmek için çerezler gibi verileri depolar.

Son yıllarda Türkiye'nin emek yoğun sektörlerinden biri olan tekstil sanayisi önemli bir yapısal dönüşüm sürecine girmiştir. 1990’lı ve 2000’li yıllarda Anadolu’da hızla gelişen ve binlerce kişiye istihdam sağlayan bu sektör, bugün hem yurtiçinde üretim merkezlerini değiştiriyor hem de yurtdışında üretim alternatiflerine yöneliyor.
Sanayiciler artan üretim maliyetleri, düşük kâr marjları ve dış pazarlarda azalan rekabet gücü nedeniyle daha uygun üretim iklimlerine doğru bir göç başlatmış durumda. Bu makalede, son beş yılda tekstil üretiminin Türkiye'den başka bölgelere kaymasının ardındaki temel ekonomik, politik ve yapısal nedenler analiz edilecektir. Özellikle:
Kur ve enflasyon politikaları,
Girdi maliyetleri,
Uluslararası ticaret dengeleri ve Çin sonrası tedarik zinciri dönüşümü gibi konulara odaklanılacaktır.
Türkiye, Avrupa’ya yakınlığı, yetişmiş insan kaynağı ve entegre tedarik zincirleri sayesinde uzun yıllar boyunca tekstil sektöründe önde gelen üretici ülkelerden biri olmuştur. AB ile olan Gümrük Birliği anlaşması (1996) Türkiye'nin bu sektörde ivme kazanmasına önemli katkılar sağlamıştır. 2000’li yıllarda özellikle İstanbul, Bursa, Denizli, Gaziantep ve Adana gibi şehirlerde yoğunlaşan tekstil üretimi, sonraki yıllarda teşviklerle birlikte doğu ve güneydoğu illerine de yayılmıştır.
Türkiye’de ihracata dayalı sektörlerde uzun süredir uygulanan döviz kuru baskısı, 2020 sonrası dönemde sanayicilerin rekabet gücünü zedelemiştir. Nominal olarak yükselen döviz kuru, enflasyon karşısında yetersiz kalmış; sanayici TL bazında artan maliyetlere karşılık, ihracat gelirlerini düşük kurdan elde etmek zorunda kalmıştır.
Özellikle enerji faturaları, işçilik ve kira giderleri dolar bazında hesaplandığında, üretim maliyetleri uluslararası rakiplerin üzerine çıkmıştır. Bu durum sanayiciler tarafından şu ifadeyle özetlenmektedir:
"TL ile üret, dolar ile sat, ama döviz baskılanınca yine zarar et."
Aşağıdaki grafik, 2015–2024 arasında Türkiye’de asgari ücretin döviz bazında nasıl değiştiğini göstermektedir:
Görüldüğü üzere, asgari ücret TL bazında artarken, döviz kurunun yapay baskılanması nedeniyle USD bazında ciddi bir rekabet avantajı sağlanamamıştır.
Buna ek olarak, Türkiye'nin tekstil ihracat birim değer endeksi de son yıllarda hızla artarak uluslararası pazarda rekabet gücünün azaldığını göstermektedir.
2015'te 100 olan endeks, 2024 itibarıyla 145’e çıkmıştır. Bu, Türk tekstil ürünlerinin ortalama birim fiyatlarının küresel rakiplerine göre daha yüksek hâle geldiğini ve düşük fiyatla rekabet etme gücünün zayıfladığını göstermektedir.
Son yıllarda özellikle Doğu ve Güneydoğu Anadolu bölgeleri, işçilik maliyetlerinin görece düşük olması ve devlet teşvikleri nedeniyle bazı firmalar için cazip hale gelmiştir. Şanlıurfa, Batman, Bitlis ve Ağrı gibi şehirlerde organize sanayi bölgelerine yapılan yatırımlar dikkat çekmektedir.
Ancak bu bölgelerde:
Kalifiye işgücü eksikliği,
Düşük üretkenlik,
Lojistik zorluklar,
gibi sorunlar nedeniyle yatırımın geri dönüş süresi uzamaktadır.
2021 sonrası dönemde Türk tekstil firmalarının yeni üretim üsleri kurduğu ülkeler arasında Mısır, Kuzey Makedonya, Sırbistan, Özbekistan ve Türkmenistan öne çıkmaktadır. Bu tercihlerde belirleyici olan faktörler şunlardır:
Asgari ücretin çok düşük olması (Mısır: ~120 USD, Özbekistan: ~140 USD – IMF, 2023)
Ücretsiz veya düşük maliyetli fabrika arazileri
AB ve ABD ile serbest ticaret anlaşmaları sayesinde gümrüksüz ihracat avantajı
Enerji maliyetlerinin düşük olması
Ancak özellikle Mısır, istikrarsız döviz politikaları, yabancı sermaye çıkışlarına getirilen kısıtlamalar ve düşük iş gücü verimliliği nedeniyle sürdürülebilir bir üretim üssü olma konusunda soru işaretleri barındırmaktadır (World Bank, 2023).
2018 sonrası dönemde ABD ile Çin arasındaki ticaret savaşı, küresel tedarik zincirlerinde kırılmalara yol açmıştır. Aynı şekilde AB’nin Çin menşeli ürünlere karşı aldığı önlemler, markaları alternatif tedarikçilere yönlendirmiştir.
Bu ortamda Türkiye;
Avrupa’ya yakınlığı (2–5 gün lojistik süresi),
Küçük miktarlarda hızlı üretim kabiliyeti,
Gümrük Birliği avantajı,
Kalite ve denetim kabiliyeti
gibi özellikleriyle yeniden ön plana çıkmıştır.
2008 küresel ekonomik krizinden sonra Avrupalı alıcıların daha esnek, küçük partilerle çalışan, hızlı teslimat yapan tedarikçilere yöneldiği dönemde Türkiye önemli kazanımlar elde etmiştir (OECD, 2009). Benzer bir eğilim 2020 sonrası yeniden görülmüş; ancak bu kez Türkiye iç maliyetlerini kontrol altına alamadığı için bu fırsatı yeterince değerlendirememiştir.
Kısa vadede yurtdışına taşınmak maliyet avantajı sağlasa da, marka kontrolü, kalite standardı, işçi hakları ve sürdürülebilirlik konularında uzun vadeli riskler taşımaktadır. Buna karşılık, Türkiye’nin tasarım, AR-GE, sürdürülebilir tekstil ve hızlı moda alanlarında konumlanması, küresel rekabette yeni fırsatlar sunabilir.
Döviz kuru ve enflasyon politikasının üretim ekonomisiyle uyumlu hale getirilmesi
Nitelikli iş gücünün bölgeler arası dengeli dağılımı
Tekstil kümelenmelerine dijital dönüşüm ve yeşil üretim teşvikleri
Tekstil firmalarına dış pazarlarda yatırım yaparken Türkiye'deki merkezi operasyonlarını sürdürmeye yönelik destek paketleri
Türk tekstilcisi bir çıkış yolu arıyor. Bu çıkış bazen Şanlıurfa, bazen Mısır, bazen de Balkanlar oluyor. Ancak asıl soru şu: Türkiye, tekstildeki tarihî avantajlarını nasıl koruyacak ve yeniden tanımlayacak?
Cevap büyük olasılıkla şuradan geçiyor: yüksek katma değerli, esnek ve sürdürülebilir üretim ile rekabet gücünün yeniden inşası.
TÜİK (2024) – Türkiye İstatistik Kurumu. “Ücret Yapısı ve İstihdam İstatistikleri.”
TCMB (2023) – Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası. “Para Politikası Raporu – 2023/IV.”
IMF (2023) – International Monetary Fund. “MENA Regional Economic Outlook.”
World Bank (2023) – “Egypt Economic Monitor – Avoiding the Cliff.”
OECD (2009) – Organisation for Economic Co-operation and Development. “Globalisation and Emerging Economies.”
İSO (2022) – İstanbul Sanayi Odası. “Türkiye’nin 500 Büyük Sanayi Kuruluşu 2022 Raporu.”
TGSD (2023) – Türkiye Giyim Sanayicileri Derneği. “Sürdürülebilirlik ve Rekabetçilik Raporu.”
UTİB (2023) – Uludağ Tekstil İhracatçıları Birliği. “Tekstil ve Hammaddeleri Sektör Raporu.”
Eurostat (2024) – “EU Trade Statistics: Textile and Clothing Sector.”
TİM (2024) – Türkiye İhracatçılar Meclisi. “Sektörel İhracat Verileri.”
Destekçilerimize Teşekkürler
Kozyatağı Mahallesi Sarı Kanarya Sokak
Byofis No: 14 K:7 Kadıköy 34742 İstanbul
Telefon: 0216 906 00 42 | E-Posta: info@ kobitek.com
KOBITEK.COM, bir
TEKNOART Bilişim Hizmetleri Limited Şirketi projesidir.
2001 yılından beri KOBİlere ücretsiz bilgi kaynağı olma hedefi ile, alanında uzman yazarlar tarafından sunulan özgün bir iceriğe sahiptir.
Tüm yazıların telif hakları KOBITEK.COM'a aittir. Alıntı yapılabilir, referans verilebilir, ancak yazarın kişisel bloğu dışında başka yerde yayınlanamaz!!!