- Akıllı ödemeler, ulaşım deneyimimizi değiştirecek
- İnsan Faktörü Her zaman İlk Sırada!
- SabancıDx'in dijital satın alma platformu Pratis yurt dışına ihraç edildi
- Kobilere ve Çalışanlarına Özel Psikolog ve Diyetisyen Hizmeti
- Türkiye‘de suistimalin firmalara faturası 40 milyar dolar
- İnternetten kartlı ödemeler 1 milyar TL'ye ulaşarak rekor kırdı
- Dünyanın En Yetenekli Ülkeleri Hangileri
Neden İş Dünyasında Kar Hep Güvendiğiniz Dağlara Yağıyor?

Hiç düşündünüz mü? Mutlaka Düşünmüşsünüzdür!.. Güvendiğimiz dağlar derken - çevremizdeki çok özel dostlardan ve dostluklardan bahsettiğimi hemen anladınız değil mi?
Aslında hem iş hayatımızda, hem de sosyal hayatımızda bu şekilde güvendiğimiz dağlara hiç kar yağmaması en iyi "şık" gibi görünüyor ,ama o güvendiğimiz dağlarla bizi birleştiren ve iyi ilişkilerimizin devamını sağlayan, doğadaki tüm canlıların; o rüzgarlara fırtınalara yağmurlara ve karlara mutlaka ihtiyaçları var!.. diye düşünüyor... Ve de bunların, güvendiğimiz dağlar'la olan ilişkimizi, daha da kuvvetlendireceğine inanıyorum!..
Ünlü anekdotta belirtildiği gibi, tüm insanların hayatlarında genellikle 4 çeşit dostluk vardır!..
Bunlar; uluslararası standartlara ;-) ve derecelerine göre...
1. Ekmek ve su gibi olan dostluklar (Onlarsız, yaşamın pek tadı tuzu yok gibidir.)
2. İlaç gibi dostluklar (Siz ihtiyaç duyduğunuzda gidip, onlarla sorunlarınızı çözersiniz.)
3. Hastalık gibi dostluklar (Siz istediğiniz kadar kaçın, onlar bir şekilde gelip size bulaşırlar.)
4. Şemsiye gibi dostluklar (Yağmur yağınca, yani ihtiyaç duyduğunuzda ortadan kaybolurlar.)
Eğer bu derecelendirme şık'ları sizce de uygunsa, şimdi şöyle etrafınıza bir bakın....
Önce iş - sonra sosyal çevrenize.... Ön yargılarınızı bir tarafa bırakarak, dikkatli bakın ama!..
Yüzünüzdeki hafif gülümsemeyi görüyor, gibiyim... ;-)
Şimdi, sizin için çok özel olan bu insanları yukarıdaki derecelendirmelere göre kategorize edin!.. 3. ve 4. derecelerdeki dostlarınızı bir kenara koyun. Hatta kaybolup gitmelerine veya sizden uzaklaşmalarına izin verin. Bunlar çalışma hayatınızda olan ve sizden pek uzaklaşmak niyetinde olmayan tipler'se, onlara karşı dikkatli olun ve açık vermeyin. Yakınlaşmalarına da hiç ama hiç müsaade etmeyin. Sadece işinizi yapın. Kendinizi kullandırmayın. Onlardan uzak olmanın, sizler için bir kayıp değil, kazanç olduğunu zaten biliyorsunuz. Bu dostlardan artan zamanınızı 1. ve 2. derece dostlarınıza veya yeni dostluklara rahatlıkla ayırabilirsiniz.
2. derecedeki dostlarınızla da mesafeyi koruyarak, ilişkilerinizi sıcak tutmakta fayda olduğunu zaten söylememe gerek yok... diye düşünüyorum!..
Şimdi gelelim, 1. derecede olan dostlarınıza...
Yani; hayatınıza anlam katan, sizin için çok değerli olan, can dostlarınız, sırdaşlarınız, son derece değer verdiğiniz ve bir çok şeyi birlikte paylaştığınız "Olmazsa Olmaz!.. Dostlarınıza."
Kısaca, yazının başlığında da bahsettiğim "Güvendiğiniz Dağlara."
Dikkat ederseniz ve hayatınızı bir kez daha gözden geçirirseniz, "Kar" genellikle bu dağlara yağıyor veya bu dağlara yağan kar sizi daha çok etkiliyor. Bu yağan karların sebebi ise, çoğu zaman endirekt olarak, bazen sizden - bazen de onlardan kaynaklanıyor. Direkt olarak zaten sizlerin, aranızdaki ilişkiyi sarsacak bir şey yapmanız söz konusu değil... Eğer direkt olarak birbiriniz ile olan ilişkiyi zedeleyebiliyorsanız, o dostluğa "1. derece dostluk" demek de pek doğru değil, zaten!..
Bu noktada; sizlerin ilişkisinden, dayanışmanızdan, dostluğunuzdan, çok mutlu olduğunu ve her zaman yanınızda olmaktan gurur duyduğunu, söylemese de hareketleriyle size göstermeye çalışan, diğer dost kılıklı haşerelere ;-) ve onların gözlerine dikkat etmekte büyük fayda var.
Çünkü onlara göre; daima ön planda olan ve meyva veren ağaç konumunda olduğunuzdan, çevrenizdeki gözler bu dostunuzla veya dostlarınızla olan güzel ve özel ilişkilerinizin üstünde.
(Bu arada özel ilişki derken, kadın - erkek ilişkilerinden bahsetmediğimi de hemen belirteyim. Özellikle; hem iş - hem de sosyal hayatınızdaki hemcinsleriniz ile aranızda olan güzel ve özel dostluklardan bahsediyorum.)
Normal bir insanın yaşamında bu tür 1. derece dostların sayısı, genellikle bir elin parmaklarını geçmez. (Eğer, çevrenizdeki dostluklarınızı tekrar gözden geçirdikten sonra, sizin için bu sayı daha fazla çıkıyorsa, lütfen yazının başına dönün ve tekrar okumaya başlayın...;-))
Zaten sayıları az olduğu için bu dostlarımız, bizim için değerli değil mi? "Ve insanlar değer verdikleri şeyleri kaybetmek istemezler!.."
Şimdi de isterseniz, bu dağlara yağan "Kar" konusunu, yani ilişkilerinizin bozulma işaretleri veren noktalarını irdeleyelim ve bu noktaları bir kez daha gözden geçirelim.
Birinci nokta, mutlaka dış etkenler ve sizin dışınızda olan gelişmelerdir!..
Etrafınızdaki diğer kişilerin durumdan vazife çıkartarak, sizin sözlerinizi veya hareketlerinizi kendi işlerine geldiği şekilde veya kendi menfaat çatışmalarına göre yorumlayan ve de bunu uluorta taraflara... yani sizlere taşıyan 3. şahıslardan, bahsediyorum.
Sizin ilişkinizin bozulması ve onlarında bu çatışmada aktör olması; onların, sizin nezdiniz de önem kazanması anlamına gelmekte ve bu da onlara büyük keyif vermektedir. (Aman Dikkat)
Öncelikle aranıza girmek isteyen kişilere bu hazzı kesinlikle vermeyin. Varsa veya var olduğu ortaya atılan sorunu karşılıklı olarak konuşup, problemleri çözmeye çalışın. Kesinlikle ve kesinlikle konuyu aracılara havale etmeyin ve onlara umut bağlamayın (Özellikle ağzından laf çıkmayacağını zannettiğiniz zevzeklere J. Siz kendisiyle konuştuktan sonra, konuyu; yakın çevrelerinizde bulunan herkese, nasıl uçurduklarına inanamayacaksınız.) Hemen karalar da bağlamayın. Dedikodu dolmuşuna binip gaza gelmeyin, celallenmeyin... Kırıcı da olmayın!..
Ortada hakikaten ciddi bir problem varsa, bakış açınızı genişletin. Sorunlara yaklaşım tarzınızla ilgili empati yapın. Size karşı hissettiğiniz, olumsuz hareketlerin kaynağında "Siz" olmayabilirsiniz. Bu sorun kendisinden de kaynaklanabilir. Yaşananlar, size göründüğü gibi veya size anlatıldığı gibi veya veya sizin anladığınız gibi olmayabilir... Kendinizi onun yerine koyun ve olayları bir kez daha gözden geçirin. Sonuçta o kişi sizin için gerçekten "1. derece dost"unuz ise, aranızda bağlantı hataları olduğunu göreceksiniz.
Bu bağlantı hatalarından en önemlisi de genellikle karşınızdaki dostunuzun size nazaran güçlü yönlerinden ve bunu kendi kendinize itiraf edememenizden kaynaklanıyor olabilir.
Çevrenizdeki sanal dostlar da, çoğunlukla bu perde de sahneye çıkarlar ve sizin tarafınızda olduklarını göstermeye çalışırlar. (Yerseniz! Rafta dolma var!..) Bu noktada yağan kar’ın etkilerini azaltmak için ısrarcı olmamak ve bazı gerçekleri kabul etmek de yararlı olabilir.
Eğer, lider ruhlu olduğunuza inanıyorsanız, bu tür olaylarda bir adım geri çekilin. Her şeyin her zaman kontrolunuz altında olamayabileceğini kabul edin. Her şeyi her zaman kontrol etmeniz de gerekmez zaten. Her konuda fikir sahibi olup her şeyi de bilmek ve çok konuşmak zorunda da değilsiniz. (Ama Ben... her şeyi bildiğinizi biliyorum. Merak etmeyin!.. ;-)) Bir de yakınlarınızdan ayrılmayan yağdanlıklara bir bakın. Onlarda da değişiklikler olabilir. Menfaat odaklı yağdanlıklar kaygandır. Dikkat etmek gerekir. Hele hele onların işlerine geldikleri gibi hareket etmek, dostunuzla olan ilişkilerinizi sekte'ye uğratır. Bunu; ne siz - ne de dostunuz, kesinlikle istemezsiniz.
İkinci noktada ise çevrenizdeki tüm dostlarınızla olan maddi ve manevi ilişkiler ağır basmakta (Maddi ilişki derken salt borç - alacak ilişkisinden bahsetmediğimi belirtmeliyim.). Bu nokta da denge’nin önemli olduğunu söylememe gerek yok herhalde. Taraflardan biri bu dostluğun devamı için sürekli vermeye devam ederse, gün gelir bir gün verecekleri tükenebilir. Bu da ilişkilerinizi zora sokar.
Üçüncü noktada da, bu dostlarınızı anlamaya çalışmak ve sorunlarınızın nedenine inmekten bahsetmek istiyorum. İnsanları anlamanın en önemli şartı onlara zaman tanımak ve bunun için kendimize zaman ayırmaktan geçer. Karşımızdaki dostumuzun da, kendisine ve çevresine açıklamaktan çekindiği, kendisine göre sorunları olabilir. Sizin hoşunuza gitmeyen tepkiyi, hangi şartlarda ve hangi amaçla verdiğini anlamak veya anlamaya çalışmak gerek... diye düşünüyorum. Bu noktada sizin için eğer maddi veya manevi bir yıkım söz konusu değil ise olayları biraz akışına bırakın. Kendinizi de fazla üzmeyin.
Netice de hepimiz insanız!.. Bozulan ortaklıklar'a... Yaşanan ayrılıklar'a... bir bakın!..
Hepsinin çok güzel bir amaç ve hedeflerle başladığı muhakkak. Ancak tüm bu güzel 1. derece dostlukların kırılma noktası, kişilik çatışmasının baş göstermeye başladığı an'dır. Böyle an'lar da herkesin dünyası "kendi etrafında" dönmeye başlar. Öncelikle "Egonomani" özellikleri ile kişisel menfaatler ön plana çıkar...
(Egonomani; Özellikle, kendi kendine itiraf edilemeyen tatminsiz ego problemi!..)
Bu an'ları yaşadığınızı hissetmeye başladığınız an'da, bu yazıyı hatırlayın...
Bunun içinde, isterseniz; "Masaüstü"ne veya "Belgelerim"e bir kopya alın!.. ;-)
Tüm yaşamınız boyunca, güvendiğiniz dağlara kar yağmaması dileğiyle...
Sevgiyle kalın.


Ali Rıza Değer
1955 İstanbul doğumlu, evli ve 1 çocuk babasıdır. Öğrenimini Kabataş Lisesi'nden sonra İ.T.İ.A. Siyasal Bilgiler Fakültesi ve Marmara Üniversitesi - Maliye Bölümleri’nde sürdürdü.
Çalışma hayatına 1973 yılında pazarlama ve halkla İlişkiler sektörlerinden başlayıp, 1977 den 2003 yılına kadar, kendi şirketlerinde devam etti. (Ajans Ardaş Reklamcılık Limited.)
Bu alanlarda yaklaşık 30 yıl; T.İş Bankası, Paşabahçe, Aygaz, İzocam, Lombardini, Honda, Rowenta, JVC, KİP, IBM, Pimaş, Sandoz, Kaleterasit, Kalebodur, Kalekim, Kaledekor, Kalevit, Çanakkale Seramik v.s. gibi birçok şirkete, özellikle Türkiye'nin her yerinde, KKTC de ve Almanya'da, reklamcılık ve halkla ilişkiler başta olmak üzere, çeşitli hizmetler verdikten sonra, kendi isteği ile emekli oldu.
Yurtiçinde ve yurtdışında katıldığı eğitim çalışmaları...
ISO 9001 14001 Toplam Kalite Yönetimi, Permission Marketing, Inovasyon, Motivasyon, Performans, Network Marketing, Satış ve Pazarlama Eğitimleri ile birlikte... KKTC Girne Amerikan Üniversitesi / 118 - Y Lions Akademisi Başkanlığı ve Chicago, Indianapolis, Newyork / Uluslararası Lions Kulüpleri Birliği Genel Yönetmenlik ve "Stratejik Liderlik Eğitimi" sonrasında ilaç, otomotiv ve kozmetik gibi sektörlerde Koordinatörlükler yaparak, Sivil Toplum Kuruluşlarında görevler aldı.
1980 den itibaren üyesi olduğu STK'lar ve aldığı görevler…
- Marmara Yelken Kulübü. Yönetim Kurulu Üyeliği (2011)
- Sporturist Su Sporları A.Ş. Yönetim Kurulu Üyeliği (2009)
- Caddebostan Balıkadamlar Kulübü. Üyeliği (2004)
- Feneryolu Tenis Kulübü. As Başkanlığı ve Baş Hakemliği (1999)
- Tenis Eskrim Dağcılık Kulübü. Üyeliği (2005)
- Veteran Tenisciler Birliği. Üyeliği (2006)
- Beşiktaş JK Genel Kurul Üyeliği (1986)
- Trafik Mağdurları Dayanışma Derneği. Onursal Üyeliği
- Türk Lions Beceri Kazandırma Vakfı. Başkan Yardımcılığı (1992) *Ethemefendi Lions Kulübü. Onursal Üyeliği
- Sahrayıcedit Lions Kulübü. Onursal Üyeliği
- Erenkoy Lions Kulübü. Başkanlığı (1992 - 1993)
- Lions Akademisi. Başkanlığı (1994 - 1995)
- Uluslararası Lions 118.Y Yönetim Çevresi. Genel Yönetmenliği *Liay.Lions İstanbul Anadolu Yakası Sosyal Hizmet Vakfı. Başk.
- Uluslararası Lions 118.Y Federasyonu. Onur Kurulu Başkanlığı
- Uluslararası Lions Türkiye Konfederasyonu. Konsey Üyeliği
- Yılbak + Sporturist + Day Grup - ArGe & ArdAkademi Başkanlığı
Halen; ilaç, aşı, kozmetik, gıda, temizlik ve tanıtım sektörlerinde ki 3 şirketler grubunda; danışmanlık, eğitmenlik, koordinatörlük ve yönetim kurulu üyelikleri görevleriyle birlikte...
Sosyal Sorumluluk Projeleri, BM Küresel İlkeler Sözleşmesi & Kurumsal Sosyal Sorumluluk & Sürdürülebilirlik gibi konularda “Proje Başkanı” olarak çalışmalarına devam etmektedir.
ar.deger@yilbak.com
www.yilbak.com
Bu Kategorideki Diğer Yazılar
DIŞ TİCARET
Nasıl ihracat yapabiliriz ?
6.1.1996 tarih ve 22515 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan İhracat Yönetmeliğinin 4 üncü maddesinin (e) bendine göre, ihraç edeceği mala göre ilgili ihracatçı birliğine üye olan, gerçek usulde vergiye tabi (tek vergi numarası sahibi) gerçek ve tüzel kişi tacirler, esnaf ve sanatkar odalarına kayıtlı olup üretim faaliyetiyle iştigal eden esnaf ve sanatkarlar ile joint-venture ve konsorsiyumlar ihracatçı olarak tanımlanmıştır.
OFİS VE İNSAN
Ergonomik Kullanım: Klavye ve Mouse
Bilgisayar başında geçirdiğimiz zamanlar gün geçtikçe artıyor. Evde ya da ofiste çalışma sürelerimizin büyük bir kısmını (Bazı işlerde neredeyse tamamını) bilgisayar karşısında ve masa başında geçiriyoruz.
Ofis Aydınlatması
Ofis aydınlatması ya da işyeri ışıklandırma düzeni, hem sağlık hem de çalışma verimliği açılarından üzerinde durulması gereken konular. İşyerinin her şeyden önce personelin huzurlu çalışmasına olanak verecek bir atmosfere sahip olması hepimizin kabul ettiği bir gerçektir.
İŞ DÜNYASI
Dijital uçurumu kapamak: Perakendenin dönüşümünde Nesnelerin İnterneti
Nesnelerin İnterneti, seçenek sunumu-kişiselleştirme arasında verilmesi gereken kararı ortadan kaldırarak ve rekabet avantajı noktalarını yeniden tanımlayarak perakende sektörünü dönüştürmeye hazır. Bu alana yatırımın geri dönüşü bazı perakendecilerin beklediğinden çok daha fazla olabilir.
HUKUK / MUHASEBE
Yeni Türk Ticaret Kanununa Genel Bakış
1 TEMMUZ 2012 tarihi itibarı ile yürürlüğe girecek olan 1535 maddelik Türk Ticaret Kanunu (TTK) tasarısı 12 Ocak 2012 tarihli TBMM Genel Kurulunda kabul edilerek yasalaşmıtır.
Pazarlama ve Satış Süreçlerinin Kontrol Edilmesi
KOBİ’ler İçin Dokuz Adımda Büyüme Planı
Satış Ekibinin Ortak Aklının Harekete Geçirilmesi