Kobitek.com web sitesi, analitik ve kişiselleştirme dahil olmak üzere site işlevselliğini sağlamak ve reklam gösterimini optimize etmek için çerezler gibi verileri depolar.
Başka bir ifadeyle, tarihin her döneminde lojistik vardı. Ancak bugünkünden biraz farklıydı. İnsanoğlunun değişen yaşam biçimine bağlı olarak o da değişime uğradı. Her dönemin insanın bireysel ve toplumsal ihtiyaçlarını karşılayacak şekilde yapısal anlamda evrilerek bugünkü şeklini almıştır.
Toplumsal yaşamda meydana gelen ekonomik, siyasi, sosyal, askeri, kültürel, bilimsel değişimler birbirini etkileyerek bugünkü lojistik yapının oluşmasına neden olmuşlardır. Günümüz lojistiğine etkisi açısından, toplumsal yaşanan değişimin incelenmesine zamanca Orta Çağ’ dan mekanca Avrupa’ dan başlamak daha doğru olacaktır. Bu yaklaşım Orta Çağ’ dan önceki dönemlerde lojistik adına hiçbir gelişmenin olmadığı anlamına gelmiyor. Sadece günümüzüz modern lojistik yapısını şekillendiren dinamiklerin ilk filizleri bu dönemden sonra başlamaktadır.
Merkantilist düşüncenin egemen olduğu dönemde ülkenin hazinesi ne kadar güçlüyse ülkenin o kadar güçlü ordusu vardı, ordunun gücü artıkça ülkenin güvenliği de artıyordu.
Merkantilist düşünceye göre hareket edilmesi sürekli savaş riski doğuruyordu. Bir ülkenin sisteminin öngördüğü hedefe ulaşması yani zengin hazine ve güçlü bir orduya sahip olması diğer ülkeleri ona karşı potansiyel tehdit haline getiriyordu. Üstelik güçlü ülkelerin elde ettiği üstünlük diğer ülkelerin ticaret yapmasına imkan vermiyordu. İki ülkeden hangisi, iki ürün arasından diğerine göre üretim üstünlüğüne sahipse, sadece onun ürününü üretmeli, diğer ürünü diğer ülkeye bırakmalıydı. Böylece, iki üründen birinde zayıf olan ülke, bu sayede üretim yapabilecek, güçlü olan ülke güçlü olduğu üründen elde ettiği kazançla üretmekten vazgeçtiği ürünü satın alacaktı.
Orta Çağ karanlık bir dönemi ifade etse de bu dönemde toprakların büyük çoğunluğu Avrupa’ nın doğusunda ve güneyinde bulunan Osmanlı İmparatorluğu gibi bir devin altın çağını yaşadığını ifade etmek gerekir. Yavuz Selim’ in İran ve Mısır seferlerinin, Osmanlı posta servisi olan ulak sisteminin lojistik desteğinin mükemmelliği gibi önemli lojistik uygulamalar bu döneme rastlamaktadır.
1900’ lü yılların başında makineleşmenin getirdiği en bilinen değişimlerden birisi kitle üretim sistemlerinin geliştirilmesi oldu. Sanayi toplumuna geçişle başlayan süreç, bant sistemi ile seri üretimin yapıldığı, üretenlerin makine gibi görüldüğü, ekonomik olayların tüketicinin dikkate alınmadan planlandığı, kapalı ekonomik sistemlerin gereği arz yönlü bir üretim sistemine sahip bir süreçti.
Ulus devletler; uluslararası arenada var olmaya çalışırken lojistik yapı bu dönemde ulus devletin gerektirdiği ihtiyaçlara göre şekillendi. Ulus devlet biçimleri ile oluşan yeni küresel siyasi yapı, ulusal para, ulusal bayrak, gibi yeni bir takım sembollere sahip ulusal egemenlik kavramını farklı biçimde gündeme getirmişti. Ulus devletlerde oluşan lojistik yapı, tek üretenin köylü olduğu feodal yapıdaki lojistik anlayıştan çok daha farklı biçimlerde, kendini gösteriyordu.
Bu dönemde yaşanan Birinci Dünya Savaşı daha ziyade statik cephe savaşı şeklinde icra edildiğinden çok karmaşık askeri lojistik uygulamalardan da söz etmek pek mümkün değildi. Ancak yine de Çanakkale muharebeleri için km’ lerce mesafeden gelen müttefik donanmasının lojistik desteği ve yine aynı muharebede Türklerin cephelere taşıdığı başta devasa sahra toplarının mermileri olmak üzere sahil boyunca düşman ateşi altında yapılan ikmal gibi başarılı operasyonlardan bahsetmek mümkün. Tarihimizde karanlık bir sayfa olarak duran yanlış harekat planlamasının neden olduğu kadar yetersiz lojistik destek yüzünden Sarıkamış’ ta 90 bin Mehmetçiğin donarak şehit olması da bu döneme rastlar.
İki savaş arasında en çok etkisi olan olan olayın 1929 Ekonomik Buhranı olduğu kabul edilir. Birinci Dünya Savaşı'nın tetiklediği birçok unsura ilave olarak, özellikle sanayileşmiş ülkelerin üretim fazlasına karşılık talep bulunamaması nedeniyle özellikle sanayileşmiş ülkelerde etkisini gösteren burhan sonucunda başta ABD olmak üzere, endüstriyel ekonomiye sahip merkezlerde borsalar çökmüş, işsizlik boyutları inanılmaz boyutlara ulaşmıştı. Büyük Dünya Bunalımı olarak da anılan küresel krizde dünyada üretim ve ticaret neredeyse yarıya indi. Birinci Dünya Savaşı’ ndan sonra altın standardı yeniden kurulmuşu. Dönemin küresel lideri İngiltere ABD’ den borç alacak duruma düştü. Poundun değer kazanması ihracatın azalmasına sebep oldu. İhracat miktarı düşünce, daha fazla altın ülke dışına çıktı sonuçta İngiltere yeniden borçlanmak zorunda kaldı.
Küresel buhran, sadece ekonomiye değil, lojistiğe de büyük darbe vurdu. Lojistik için etkili aktörler olan işletmelerin en güçlü olanları en büyük ekonomi olan ABD’ de faaliyet gösteriyordu. 1870’ li yıllarda ABD’ de küçüklü büyüklü birçok işletme, Birinci Dünya Savaşı’ nın getirdiği zorluklar karşısında birleşerek, tekel haline gelmişlerdi.
Ticari anlamda lojistiğin tekrar canlanabilmesi için bunalımın etkilerinin geçtiği bir 10 yıllık sürecin geçmesini, yani İkinci Dünya Savaşının bitmesini beklemek gerekiyordu.
İnsanlığın tanık olduğu en büyük savaş olan İkinci Dünya Savaşı küresel seviyede siyasi, sosyal, ekonomik anlamda birçok değişimi beraberinde getirdi. Lojistiğin birçok yönde etkileyen bu unsurların çoğu savaşın bitmesinin ardından aşamalı olarak gerçekleşti.
Savaş boyunca sivil lojistik operasyonlardan ziyade, askeri lojistik daha ön plandaydı. Bu durum askeri lojistiğe önemli katkılar sağlarken sivil lojistiğe model oluşturdu. Bunların en bilineni mekanize birlik savaşını mümkün kılan Alman panzerleri ile sembolleşen günde yüzlerce kilometre mesafelere gidebilen zırhlı araçların yakıt ikmaliydi.
Savaş bittikten sonra tüm gayretler savaşın bir daha yaşanmamasına ve ekonomik refahın tesisine yöneldi. Ulus devlet seviyesinde ekonomik işbirliklerinin faydalarının görülmesi ve acımasız rekabet koşullarında geri kalınacağından endişe duyulması, çok sayıda çok uluslu birçok ekonomik işbirliği organizasyonun oluşmasına neden oldu. Böylece lojistiğin gelişmesi için zemin hazırlanmış oldu.
Küresel ticaretin gelişmesi yönünde olumlu katkı sağlayan tüm bu gelişmeler sayesinde oluşan yeni yapı daha önce kısaca değinilen fordist yapıda üretim yapan işletmeleri küresel rekabete karşı koyamaz hale getirdi. İşletmeler, tüm bu gelişmeler karşısında ayakta kalabilmek ve yeniden organize olabilmek için, içsel ve dışsal bir takım değişimler yaşamak zorunda kaldılar.
İşletmelerin lojistik ihtiyaçlarına göre oluşturulan lojistik planlama ve lojistik destek sistemleri post-fordist dönemde yetersiz kalmaya başlamıştı. Lojistik destek yapısını güncel ihtiyaçlara göre düzenlemeyen işletmeler küreselleşen pazarın en önemli özelliği olan ve ulusal sınırları engel olarak tanımayan rekabet karşısında tutunamadılar.
Fordist yapı arz yönlü üretimi desteklerken post-fordist yapı da talep yönlü üretimi destekliyordu. Lojistik yapı talep yönlü üretim yapan işletmelerin desteğini sağlayacak şekilde değişmeye başladı. Bu değişim şimdiye kadarkilerle mukayese edilemeyecek kadar geniş kapsamlı bir gelişimi tetiklemişti.
1961’ de inşasına başlanan Berlin Duvarı 1989’ da yıkılması siyasi olarak, soğuk savaşın bitmesini sembolize eden önemli bir km taşı, ekonomik olarak iki kutuplu sistemin kapitalist tarafının rakibine karşı zaferinin ilan ettiği tarih olarak kabul edilir. Küreselleşme ekonominin aktörlerini de küreselleştirdi. Ulusal sınırlar artık daha az engel niteliği taşıyordu. Pazara, serbest pazar ekonomisini tercih eden doğu bloğunun eski üyeleri de eklenince işletmelerin sayıları ve operasyonlarının ölçeği artmaya başladı.
Tedarik zincirlerini büyüten çok uluslu işletmelerin lojistik ihtiyaçlarını 60’ lı yıllardaki parçalı amatör lojistik anlayışı ile karşılamak artık mümkün değildi. Yüksek karla çok mal satma felsefesine dayanan kapitalizm daha geniş bir alanda uygulanmaya başlayınca rekabet etmek güçleşmeye başladı. Rekabet edebilmek için pazardaki rakiplerden hız ve maliyet konularında üstün olmak gerekiyordu. Bu da ancak profesyonel lojistik uygulamalar ile mümkündü.
1960’ lardan sonra ivmelenen teknolojik gelişmeler lojistik alanda oldukça etkili oldu. İlk insanın, el işaretleri, ateş dumanı, haber güvercinlerinin yerini alan görüntülü ve sesli görüşmelere imkan veren uydu telefonlar, manüel işlemlerin yerini alan bilgisayarlar, bilgi ulaşım ve aktarım süresini saniyelerin bile altına düşüren internet hizmetleri gibi teknolojik gelişmeler lojistik sektöründeki birçok uygulamayı sürece kısaltmış karmaşık yapısını basitleştirmişti.
Bilgi işlem sektörünün süratle gelişmesi ile kısalan bilgi aktarım süresinin hızlanan ulaşım sektöründeki gelişmeyi bütünlemesi ile altyapı lojistik sıçrama için oluşmaya başlamıştı. Bir başka ifade ile doğru, kapsamlı ve hızlı bilgi teknolojilerinin doğal sonucu olarak zaman maliyet tabanlı lojistik çağına girildi.
Bu dönemde özellikle büyük ölçekli stokların kontrol edilmesi ve depo yönetiminde elastikiyetin sağlanması için barkod teknolojisi kullanılmaya başlandı. GPS sistemleri ile tespit edebilen, herhangi bir terminalden kendi şifresi ile girebileceği internet ağından aracının yük durumunu güncel tutabilen, bu elastikiyet sayesinde modlar arasında müşteri talebine göre değişiklik yapabilen günümüz lojistikçileri müşteri taleplerine elastik çözümler üretme imkanına kavuştular.
1960’ lardan başlayarak gelişen bilgisayar teknolojisine bağlı olarak sırası ile geliştirilen MRP 1, MRP 2, ve ERP yazılımları giderek daha çok sayıda işletme tarafından kullanılmaya başlandı. Bilgisayarlar müşteri ve tedarikçileri arasındaki ilişkiyi veri tabanı erişimi ve bilgi transferleri ile günlük ve tam doğru olarak kurma işletimini sağlamanın ötesinde işletmelerin tüm fonksiyonlarını düzenlerken lojistik çözümlemeleri inanılmaz şekilde çabuklaştırıyorlardı.
Bu gelişmeler üzerine yeni ekonomik düzen küresel ekonomik düzen olarak şekillenirken, bu yapılanmada baş rolü oynayan çok uluslu işletmeler ve entegrasyonlar da oluşumunu tamamlayınca, lojistik sektörde daha öncesi ile mukayese edilemeyecek nitelikte önemli kırılmalar yaşandı. 1980-1995 yılları arasındaki bu 15 yıllık dönem Lojistik Rönesans dönemi olarak tanımlanıyordu.
20. yüzyıl siyasi atmosferini dolduran emek-sermaye ilişkisi, 21. Yüzyıla girerken yerini yönetim-bilgi-sermaye ilişkisine, emeğin performansı da bilginin performansına bıraktı. Dolayısıyla modern lojistik, insan kaynakları, makine mühendisliği, endüstri mühendisliği, toplam kalite yönetimi, bilişim sektörü, ulaşım ve iletişim gibi birçok alanda uzmanlığı gerektiren bir sistem haline geldi. Daha 50 yıl önce çok farklı bir yapıda olan ve süratle değişen toplumsal yaşam her geçen gün daha derinden etkileniyordu. Artık Pazar dinamiklerini tamamen müşteri talepleri şekillendiriyordu. Küreselleşme eskiden kapalı olan birçok toplumun açılmasına neden oldu. Bu açılımın büyümesi müşterilerin tutumunu ya da bir başka ifade ile tüketici kültürünü de benzeştirdi.
Milenyum lojistik yapısı, kapitalizmin simgesi haline gelen Mc Donalds’ ın Rusya’ da şube açtığı, ABD’ nin simgesi haline gelen kot kumaşından üretilen Jean lerin Pekin caddelerinde giyildiği, Alman markası Adidas’ ın Türk pamuğundan üretildiği iplikle Çin’ de ürettiği eşofmanı Rus milli takımına giydirdiği, internetten sipariş edilen ABD’ de basılan bir kitabın deniz aşırı yolculuğu beş-on günde tamamlayıp Türkiye’ deki okura teslim edildiği bir yapının ihtiyaçlarını karşılayacak şekilde biçimleniyor. Her geçen gün daha hızlı bir biçimde küresel bir köy haline gelen dünya, kapitalist sisteme teslim olurken, teknolojinin baş döndürücü hızı desteğinde daha etkin lojistik çözümler getirenler rakiplerini geride bırakmayı başarıyorlar.
Kaynak:Yrd.Doç.Dr.M.Hakan Keskin.
“E-Lojistik E-Ticaretin Görünmez Kahramanıdır.”
Ali SAVUT 1972 İstanbul doğumlu, Anadolu Üniversitesi İşletme Bölümü mezunuyum. İş hayatıma 1990 yılında, Türkiye ‘de özel alışveriş mağazaları kredi kartlarını çıkartan ilk firma olan Boyner Holding Kuruluşu Benkar Kart Hizmetleri AŞ.’ de kart operasyonları departmanında 4 yıl çalışma tecrübesiyle başladım.
İlk girişimcilik deneyimini kafeterya işletmeciliği olarak yaptıktan sonra, uluslararası dünya devi DHL Worldwide Express’ de 8 yılı yöneticilik olmak üzere 12 yıl görev yaptım.
Kariyerime, 2011 yılında Türkiye’nin en hızlı büyüyen e-ticaret sitesi Trendyol’ da operasyon müdürlüğü görevime devam ederken e-ticaretin büyüsüne kapıldım ve kendi B2C (trendmarkalar.com) online alışveriş e-ticaret sitemi kurdum.
Uluslararası bir firma olan, AFS Uluslararası Taşımacılık ve Lojistik şirketinde e-ticaret ve e-lojistik bölümünü kurdum ve direktörlüğünü üstlendim. Ayrıca, turkobazaar.com ismiyle Türkiye’ den Avrupa’ ya satış yapan online e-ticaret sitemizi faaliyete geçirdim ve yönetici ortak olarak görev yapmaktayım.
E-Ticaret girişimlerimi devam ettirmenin yanında, Türkiye’nin en köklü eğitim- yönetim-danışmanlık firması olan Baltaş Yönetim-Eğitim-Danışmanlık firmasına bağlı e-ticaret eğitimleri veren COPROLINE’ da e-ticaret Coach olarak eğitmenlik görevi yapıyorum. Yeni girişimci ve kobilere e-ticaret konularındaki tecrübelerimi aktarıp eğitimler veriyor, ayrıca kurulmak üzere veya faaliyetine devam eden e-ticaret firmalarının e-lojistik alt yapılarını kurmaları için danışmanlık yapıyorum.
E-Ticaret firmalarının e-lojistiği içine alan E-Tedarik Zinciri Yönetimine geçmeleri ve e-lojistik’ te otomasyon sisteminin kurulması ile ilgili proje çalışmalarımı sürdürmekteyim.
kobitek.com’ da e-ticaret ve e-lojistik konularında makaleler yazıyorum.
“E-Ticaret’ te Lojistik Etkisi” adında, taslak halinde olan bir kitap çalışmam bulunmaktadır.
Tufan KARACA ile
Yönetim Vizyonu
BÜYÜTEÇ
Destekçilerimize Teşekkürler
Kozyatağı Mahallesi Sarı Kanarya Sokak
Byofis No: 14 K:7 Kadıköy 34742 İstanbul
Telefon: 0216 906 00 42 | E-Posta: info@ kobitek.com
KOBITEK.COM, bir
TEKNOART Bilişim Hizmetleri Limited Şirketi projesidir.
2001 yılından beri KOBİlere ücretsiz bilgi kaynağı olma hedefi ile, alanında uzman yazarlar tarafından sunulan özgün bir iceriğe sahiptir.
Tüm yazıların telif hakları KOBITEK.COM'a aittir. Alıntı yapılabilir, referans verilebilir, ancak yazarın kişisel bloğu dışında başka yerde yayınlanamaz