Baz istasyonlarının kaldırılması tüketicilerin anayasal haberleşme haklarını engellemek anlamına gelir

Ülkemiz Bilgi Teknolojileri ve İletişim sektöründe son yıllarda yaşanan gelişim ve değişim gelecek için umut vermeye devam etmektedir. Tüm dünya ülkeleri için olduğu gibi, ülkemizde de lokomotif sektör özelliği taşıyan Bilgi Teknolojileri ve İletişim sektörünün oyuncuları ve kullanıcıları gelişmekte olan sektörün yapı taşlarını oluşturmaktadır. Hiç şüphesizdir ki, sektörün gelişmesi telekomünikasyon altyapısının büyümesi ve güçlenmesi ile mümkündür.

Ülkemiz telekomünikasyon altyapısının önemli bir kısmını mobil haberleşme altyapısı oluşturmaktadır. Bu altyapının en önemli ekipmanları ise baz istasyonlarıdır. Baz istasyonlarını mobil altyapının kalbi olarak nitelendirmek mümkündür.

TÜTED olarak, son dönemde gerek yargının aldığı kararlar gerekse yerel yönetimlerin çeşitli gerekçelerle baz istasyonlarını kaldırmak, şehir dışına çıkarmak gibi kararlarını büyük bir tedirginlikle yakından takip etmekteyiz.

Diğer taraftan, üzüntüyle belirtmeliyiz ki, bir baz istasyonu ile ilgili olarak verilen yargı kararı, basın yayın organlarında ve kamuoyunda tüm baz istasyonlarının şehir dışına çıkarılmaları gerektiği şeklinde anlaşılamaz; ne var ki bu durum teknik açıdan hiç bir mantık barındırmayan yorumlara neden oluyor ve bu yorumları hiç sorgulamadan kabullenen yerel yönetimler konu hakkında yeterli bilgi sahibi olmamaları nedeniyle de birtakım gereksiz girişimlerde bulunuyor.

Bilinmesi gereken bir takım gerçekler vardır; bir baz istasyonunun kaldırılması, o baz istasyonundan iletişim kuran cep telefonlarının, pos makinelerinin, araç takip sistemlerinin çalışmamasına sebep olacaktır. Bu nedenle kaza geçirmiş veya mağdur olmuş bir vatandaşın emniyet veya sağlık hizmetlerine ulaşamamasının sorumluluğunun göz ardı edilmemesi gerekmektedir.

Bugün acil yardım talep eden vatandaşların yüzde 85’ine yakınının 112, 155 gibi acil numaraları cep telefonlarından aradığı, Van depreminde olduğu gibi insanların enkaz altından cep telefonu sayesinde yardım istediği unutulmamalıdır. Diğer taraftan afet durumlarında yakınlarına ulaşmak isteyenler için talep edilen haberleşme sistemlerinin başında mobil baz istasyonları gelmektedir.

Bilinmesi gereken başka bir gerçek de şudur; Türkiye’de baz istasyonlarının teknik sistemleri, tüm dünyada kullanılan sistemlerden farklı değildir. Üstelik Türkiye’de uluslararası standartların dörtte biri oranında daha düşük elektromanyetik ışıma değerleri sınır olarak kabul edilmiştir ve bu Türkiye’nin bu kriterlerin belirlenmesinde diğer ülkelerden daha hassas davrandığı ve düzenlemelerin de bu yönde belirlendiği anlamına gelmektedir. Öte yandan baz istasyonunun yerleşim yerlerinden uzaklaştırılmasının, mobil iletişimin kesileceği anlamına geleceği unutulmamalıdır.

Mobil iletişimi bugün sadece cep telefonu görüşmesi olarak algılamak da yanlış olacaktır. Mobil teknolojiler artık ulaşım, sağlık, güvenlik, araç takip sistemleri, e-devlet hizmetleri, alışveriş ve bankacılık işlemleri gibi hayatın her alanında kilit rollerde kullanılmaktadır. Baz istasyonları olmadan bu hizmetlerden yararlanmak mümkün olmayacaktır.

Tüketicilerin mobil iletişim konusunda artan kapasite ve kaliteli hizmet alma talepleri ve bu yöndeki ihtiyaçları düşünüldüğünde, bunun sağlanması için en gerekli altyapı bileşeni olan baz istasyonlarının kaldırılmaya çalışılması tüketicilerin anayasa ile sağlanmış olan haberleşme haklarını engellemek anlamına geleceği için baz istasyonlarının kaldırılması veya şehir dışına taşınması gibi kararların tüketicileri olumsuz yönde etkileyebileceğinin göz önünde bulundurulması gerekmektedir.