Kobitek.com web sitesi, analitik ve kişiselleştirme dahil olmak üzere site işlevselliğini sağlamak ve reklam gösterimini optimize etmek için çerezler gibi verileri depolar.
bu yazıyı video olarak da izleyebilirsiniz
Özellikle karmaşık, çok uluslu ve yüksek bütçeli projelerde küçük bir detayın bile gözden kaçması milyonlarca dolar zarara, hatta yıllarca süren gecikmelere yol açabilir. Bu nedenle projelerin başından sonuna kadar titizlikle yönetilmesi, tüm detayların ve olası risklerin dikkatle değerlendirilmesi hayati önem taşır. Airbus’ın A380 projesi, bu noktada derslerle dolu, hataların büyüklüğü ve sonuçlarıyla dikkat çeken bir örnek olarak öne çıkmaktadır.
Airbus, 2000’li yılların başında, gökyüzüne yeni bir çığır açacak kadar iddialı, dev bir yolcu uçağı projesi ile çıkageldi. A380, sadece boyutları ve kapasitesi ile değil, aynı zamanda onu "geleceğin uçağı" olarak nitelendiren ileri teknoloji özellikleriyle de havacılık endüstrisini dönüştürmeye kararlıydı. Ancak Airbus’ın büyük vizyonunu gerçekleştirme çabası, devasa bir organizasyonel ve mühendislik çabasını gerektiriyordu ve bu süreçte, ufak bir yazılım hatası bile milyonlarca dolara mal olabilecek kadar kritik bir önem taşıyordu.
Projenin başlangıcında, Airbus’ın Almanya’daki Hamburg ekibi ve Fransa’daki Toulouse ekibi arasındaki iletişim ve işbirliği, tarihin en büyük uçaklarından birini yaratmak üzere tasarlanmıştı.
Almanya’daki mühendisler kablolama ve elektrik sistemleri konusunda uzmanlaşırken, Fransa’daki ekip bu devasa yapıyı nihai aşamalarda bir araya getirecek tasarımları geliştiriyordu.
Airbus, mühendislerine güveniyor, her iki ekibe kendi süreçlerini bağımsız olarak yönetme özgürlüğü tanıyordu. Bu özgürlük, yenilikçi fikirleri teşvik etmek amacıyla verilen bir karardı, ancak çok önemli bir detayı gözden kaçırmışlardı: kullandıkları yazılımın uyumu.
İki ekip de projelerinde CATIA isimli bir CAD yazılımını kullanıyordu; ancak burada beklenmedik bir sorun ortaya çıktı. Almanya’daki mühendisler, ellerindeki CATIA sürümüyle işe koyulurken, Fransa’daki mühendisler, CATIA’nın en son sürümünü kullanarak çizimlerini yapıyordu. Fakat projeye olan odaklanma ve iş yoğunluğu içinde, yazılım sürümlerindeki bu fark ilk etapta göz ardı edildi.
Proje ilerledikçe, Almanya ve Fransa’daki mühendisler kablolama sistemlerini kendi yöntemleriyle tasarlayıp bitirmişlerdi. Almanya’daki mühendislerin kablo düzenlemeleri, kendi sistemleri içinde mükemmel çalışırken, Fransa ekibi ise daha büyük, karmaşık bir yapının içinde uyum sağlayacak farklı bağlantı noktaları ve boyutlandırmalar geliştirmişti. Ancak işlerin yolunda gitmediği, iki ekibin çalışmalarının Toulouse’daki montaj hattında birleşme aşamasında ortaya çıktı.
Montaj sırasında, Almanya’dan gelen kablo modüllerinin, Fransa’dan gelen bileşenlerle fiziksel ve işlevsel olarak örtüşmediği fark edildi. Kabloların uzunlukları, bağlantı noktaları ve hatta bazı parçaların boyutları bile uyuşmazlık gösteriyordu.
Airbus için bu, sadece teknik bir aksaklık değildi; mühendislik tarihinde ders olarak anlatılacak büyüklükte bir koordinasyon hatasıydı. Tüm dünyada havacılık sektöründe yankı uyandıran bu durum, dev bir proje için dev bir sorun demekti. Ve bu uyumsuzluk, şirket için maliyetlerin ötesinde, itibar açısından da ciddi bir darbe anlamına geliyordu.
Bu teknik uyumsuzluk, Airbus’ın projeyi yeniden ele almasını, yeni bir tasarım süreci başlatmasını ve milyonlarca Euro'yu bu sürece harcamasını gerektirdi. Her iki ülkedeki mühendislik ekipleri, sistemi baştan tasarlamak zorunda kaldılar. Hata düzeltme süreci bir yıl sürdü ve bu gecikme Airbus’a yaklaşık 6 milyar Euro gibi devasa bir maliyete mal oldu.
Bu olay, yalnızca teknik bir aksaklık olarak değil, aynı zamanda yönetim ve iş birliği süreçlerinin de yeniden gözden geçirilmesi gerektiğini gösteren bir kırılma anıydı.
Airbus A380 vakası, teknoloji ve mühendislik projelerinde yazılım uyumluluğunun, ekipler arası koordinasyonun ve proaktif proje yönetiminin hayati önem taşıdığını gösterir. Bu projeden çıkarılabilecek temel dersler, yönetici ve proje yöneticileri için kritik önemde olan bazı başlıklarda toplanabilir:
Çok uluslu projelerde, tüm birimlerin aynı standartlarda ve araçlarla çalışması zorunludur. Bu tür projelerde, yazılım, donanım ve süreçlerin uyumlu olması, projenin genel başarısı için kritiktir. Airbus örneği, farklı yazılım sürümleriyle yapılan çalışmaların uyumsuzluğa ve maliyetli hatalara yol açabileceğini gösteriyor.
Büyük projelerde, farklı ekiplerin çalışmalarının düzenli olarak gözden geçirilmesi, olası sorunların erken tespit edilmesini sağlar. Airbus’ın yaşadığı sorun, ara denetimlerle erken aşamalarda fark edilmiş olsaydı, maliyetler ve gecikmeler bu denli büyük olmayabilirdi. Proaktif kontrol aşamaları, bu gibi büyük kayıplara yol açabilecek hataların önlenmesinde anahtar rol oynar.
Proje sürecinde, ekipler arasında düzenli iletişim sağlanması, uyumu artırır ve farklı tasarım yaklaşımlarının uyumsuzluk yaratmasını minimize eder. Airbus vakasında, Almanya ve Fransa’daki ekiplerin arasındaki iletişimin eksikliği, projede uyumsuzluğa yol açmıştı. Proje yöneticileri, düzenli toplantılar ve kontrol mekanizmaları ile ekiplerin birbiriyle uyum içinde çalışmasını sağlamalıdır.
Büyük projelerde kriz durumlarına yönelik hazırlık yapmak, maliyet ve zaman açısından tasarruf sağlayabilir. Risk yönetimi stratejileri ve kriz planları, proje yöneticileri için bir güvenlik ağı işlevi görür. Airbus, bu krizi yönetmek için ek iş gücü ve kaynaklar sağlamak zorunda kalsa da, önceden planlanmış bir risk yönetim süreci bu kayıpların önüne geçebilirdi.
1954 doğumlu olan Tufan Karaca, Kadıköy Maarif Koleji’nden mezun olduktan sonra eğitimini Virginia Polytechnic Institute and State University’de tamamlamıştır. 45yıllık profesyonel yaşamının 20 yılını dokuz farklı ülkede, uluslararası şirketlerde üst düzey yöneticilik yaparak geçirmiştir.
İş dünyasında edindiği deneyimleri eğitim alanına da taşıyarak, Yeditepe Üniversitesi ve Özyeğin Üniversitesi gibi önde gelen üniversitelerde dersler vermiştir. Halen yönetim danışmanı olarak kariyerini sürdüren Karaca, yönetim eğitimleri ve stratejik danışmanlık hizmetleri sunarak, modern iş yönetimi ilkelerini ve trendlerini kurumlara aktarmaktadır.
Yönetim alanındaki uzmanlığını kaleme aldığı “Girişimciler için Kolay ve Hızlı İş Planı Hazırlama”, “Career Management In a Disrupted World “, “Yeni Dünya Düzeninde Kariyer Yönetimi”, “Arts Entrepreneurship: How to Craft Your Creative Business Model”, “Sanatta Girişimcilik - YARATICI İŞ MODELİNİZİ NASIL GELİŞTİRİRSİNİZ? “gibi kitaplarıyla geniş bir kitleyle buluşturan Karaca, girişimcilik, stratejik esneklik ve VUCA gibi güncel yönetim konularında çalışmalarını sürdürmektedir.
Tufan KARACA ile
Yönetim Vizyonu
BÜYÜTEÇ
Destekçilerimize Teşekkürler
Kozyatağı Mahallesi Sarı Kanarya Sokak
Byofis No: 14 K:7 Kadıköy 34742 İstanbul
Telefon: 0216 906 00 42 | E-Posta: info@ kobitek.com
KOBITEK.COM, bir
TEKNOART Bilişim Hizmetleri Limited Şirketi projesidir.
2001 yılından beri KOBİlere ücretsiz bilgi kaynağı olma hedefi ile, alanında uzman yazarlar tarafından sunulan özgün bir iceriğe sahiptir.
Tüm yazıların telif hakları KOBITEK.COM'a aittir. Alıntı yapılabilir, referans verilebilir, ancak yazarın kişisel bloğu dışında başka yerde yayınlanamaz