Kobitek.com web sitesi, analitik ve kişiselleştirme dahil olmak üzere site işlevselliğini sağlamak ve reklam gösterimini optimize etmek için çerezler gibi verileri depolar.
Alınganlık, ilişkilerde olduğu kadar, kendimize, iş hayatımıza ve sosyal çevremize karşı da etkili olabilir. Bu düşman, bazen farkında olmadan bizi kuşatır ve hem bizde hem de ilişkilerimizde derin izler bırakır.
Alıngan olmadığınızı düşünüyor olabilirsiniz. Öyledir de. Ancak alıngan bir insanın ne hissettiğini daha iyi anlayabilmek için bu yazı size rehber olabilir. İletişim düşmanı ilişkide tek tarafın değil, ilişkinin ortak düşmanıdır çünkü.
Alınganlık, genellikle geçmişte yaşadığımız duygusal yaralardan kaynaklanır. İncinen bir kalp, kırılan güven, söylenen acı verici sözler, tüm bunlar, alınganlığın tohumlarını ekebilir. Ancak alınganlık, yalnızca geçmişin acılarına tepki olarak doğmaz; aynı zamanda bir savunma mekanizmasıdır. İçsel bir kırılganlık hissettiğimizde, kendimizi savunmaya geçeriz ve çevremizden gelen en ufak bir uyarı, eleştiri ya da hata, bizi çok daha derin şekilde etkileyebilir. Oysa bazen bu durum, yalnızca kendimize ait bir hassasiyetin yansımasıdır.
İlişkilerde alınganlık, kendisini genellikle fazla hassasiyet ve aşırı duyarlılık olarak gösterir. Bir arkadaşımızın, eşimizin ya da iş arkadaşımızın söylediği bir söz, bizi aniden kırabilir. Bir bakış, bir yorum, hatta bir sessizlik bile içimizde fırtınalar kopmasına neden olabilir. Bu gibi durumlar, çoğu zaman başka bir kişinin niyetini anlamaktan ziyade, bizim iç dünyamızdaki kırılganlıkla ilgilidir. Alınganlık, karşılıklı iletişimde yanlış anlamalar ve yorumlamalar yaratır. Söylenenin ötesinde, alınganlık geçmişteki travmalarımızla bir araya gelir ve bu da duygusal tepkilerimizi aşırı uçlara taşır.
Alınganlık, çoğu zaman kişisel algılama biçimimizle doğrudan ilişkilidir. Kişisel algılama, çevremizdeki olayları, başkalarının söylediklerini ve davranışlarını, kendi içsel dünyamızdaki duygusal filtrelerden geçirmemize neden olur. Her bireyin dünyayı algılama şekli farklıdır ve bu algılama tarzı, geçmiş deneyimlerimizle şekillenir. Yaşadığımız olumsuz deneyimler, travmalar, güven sorunları ve kırıklıklar, başkalarından gelen her türlü mesajı, bazen kişisel olarak algılamamıza yol açar.
Örneğin, geçmişte bir ihanet ya da kırılma yaşamış bir kişi, yeni bir eleştiriyi kişisel bir saldırı olarak algılayabilir. Oysa o eleştiri, aslında o kişinin görüşünü ya da işin gerekliliklerini ifade etmekten öteye gitmeyebilir. Ancak alıngan bir kişi, bu durumu kendi değerine yönelik bir tehdit olarak yorumlar. Böylece, çoğu zaman bir kişinin söylemi ya da davranışı, alınganlıkla şekillenen kişisel algımız nedeniyle fazla büyütülür ve gereksiz bir şekilde ilişkiyi zorlayabilir.
Kişisel algılamanın alınganlık üzerindeki etkisini anlamak için, neden bazen başkalarının söylediklerini ve yaptıklarını kişisel olarak algıladığımızı incelemek faydalıdır. Alınganlık, çoğunlukla içsel güvensizlik ve kırılganlık duygularıyla ilişkilidir. Kişisel algılama, kendimizi dış dünyadan izole ve savunmasız hissettiğimizde, başkalarından gelen her mesajı bir tehdit olarak algılamaya başlar.
Bir kişinin geçmişte yaşadığı terk edilme, güvensizlik veya reddedilme duyguları, mevcut durumlarla harmanlanarak, daha hassas bir algılama tarzı yaratır. Örneğin, bir kişi, iş arkadaşının hafif bir eleştirisini ya da bir arkadaşının ilgisizliğini, geçmişteki kötü deneyimlerinden dolayı kişisel olarak algılayabilir. Oysa çoğu zaman, başkalarının söyledikleri ve yaptıkları, onların yaşadığı kişisel durumlarla ilgilidir ve sizinle doğrudan bir bağlantısı yoktur.
Sizin zihninizde bir karşılığı olmayan bir duygu veya inanç kalıbı bir başkası tarafından size yöneltildiğinde sizde karşılık bulamayacaktır. Biri size gelip size “yeşil bir uzaylı” olduğunuzu söylese ne yaparsınız? Yeşil bir uzaylı mıyım acaba diye kara kara düşünür müsünüz? Çok büyük ihtimalle güler geçersiniz çünkü söylenenlerin sizde tutunacak bir dalı yoktur. Boşa düşer.
Ancak biri size “Bir işi de düzgün yapsan olmaz mıydı?” diye veryansın etse veya “Bu projede varlık göstermediğini gözlemledim.” diye geri bildirim verse ne düşünürsünüz? İster geribildirim olsun ister eleştiri alıngan bir insan her koşulda satır aralarında içindeki dallara takılacak bir şeyler bulur. Bu dallar alıngan kişinin saklamak için uzun zamandır çabaladığı kendisiyle ilgili, yargıları ile sarıp sarmaladığı duygularıdır.
Ayrıca, düşük özsaygı ve özdeğer eksikliği de kişisel algılamayı etkileyebilir. Kendinizi yeterince değerli hissetmediğinizde, başkalarının söyledikleri daha fazla önem kazanır. Eğer kendinizi seviyor ve kabul ediyorsanız, dışsal faktörlerden gelen yorumlar ve eleştiriler sizi o kadar etkilemez. Ancak içsel bir güvensizlik hissi, bu tür dışsal yorumları kişisel olarak kabul etmenize yol açar.
Kişisel algılamanızı sağlıklı bir şekilde yönetebilmek, alınganlıkla başa çıkmanın önemli bir adımıdır. Bu, başkalarının söylediklerinin ya da davranışlarının sizin değerinizle doğrudan bir ilgisi olmadığını kabul etmekle başlar.
Herhangi bir eleştiriyi ya da yorumun, sadece bir bakış açısı olduğunu, sizin kimliğinizin bir parçası olmadığını anlamak gerekir.
Peki bu kişisel algılama tuzağından nasıl kurtulursunuz? Sizinle paylaşacağım yöntemler size alınganlığa farklı bir bakış açısı edinmenize ve kendinizi gözlemleyerek edineceğiniz kendinizle ilgili edindiğiniz bilgiler kendinizle yakınlaşmanıza destek olacaktır.
Farkındalık: Alınganlıkla başa çıkmanın ilk adımı, bu duygunun farkına varmaktır. Kendinizi ne zaman kırılmış, ihmal edilmiş veya tehdit edilmiş, değersiz, yetersiz gibi duygu veya duygular içinde hissettiğinizde, bu duygunun geçmişte yaşadıklarınızla bağlantılı olabileceğini anlamaya çalışın. Kendinizi veya başkalarını suçlamak, küsmek veya duvar örmek yerine ne hissettiğinizi anlamaya çalışın. Bu farkındalık, duygusal tepkilerinizi kontrol etmenize yardımcı olabilir.
Kendi Değerinizi Benimseyin: Kendinize değer verin ve başkalarının söylemleriyle kendinizi tanımlamayın. Gerçek güven, başkalarının onayıyla değil, kendi içsel güvenliğinizle gelir. Kendinizi sevmeniz ve değer vermeniz, başkalarının sözlerini kişisel algılamayı engelleyecektir.
Daha Geniş Bir Perspektif: Bir olay ya da sözü kişisel olarak almak yerine, farklı açılardan değerlendirmeye çalışın. Başkalarının söyledikleri, genellikle o kişinin içinde bulunduğu durumla, duyguyla ilgilidir ve sizi doğrudan etkilememelidir.
Açık İletişim: Eğer bir durum sizi kırdıysa, hissettiklerinizi başkalarına ifade etmekten çekinmeyin. İletişim yoluyla yanlış anlamaları ve kişisel algılamaları ortadan kaldırabilirsiniz.
Alınganlık, kişisel algılamamızın etkisiyle şekillenir ve duygusal bir savunma mekanizması olarak bizi savunmasız hissettiren bir durumdur. Ancak alınganlıkla yüzleşmek, sadece kişisel algılama biçimimizi değiştirmekle değil, içsel güveni bulmakla da ilgilidir. Kendi değerinizi fark ettiğinizde, dışsal dünyada karşılaştığınız her mesajı daha sağlıklı bir şekilde değerlendirebilirsiniz. Gerçek özgürlük, kişisel algılamaları aşmak ve başkalarının sözlerine ve davranışlarına duyduğumuz aşırı duygusal tepkiyi dönüştürmektir.
Anaïs Nin “Biz dünyayı olduğu gibi görmeyiz; biz dünyayı olduğumuz gibi görürüz.” sözü bize algılarımızın sadece bize ait olduğunu ve ancak algılarımızı değiştirdiğimizde olduğumuz kişiyi dönüştürebileceğimizi bize hatırlatıyor.
Kendimize “Kişisel algılamalarım beni ve ilişkilerimi ne kadar etkiliyor?” şu sorusunu sormak alınganlıkla yüzleşmeye ilk adımı atmanıza yardımcı olacaktır.
Bir sonraki yazım alınganlık potansiyel riskine sahip bir kişiyle sağlıklı iletişim kurmaya odaklanacağız.
1978 yılında dünyaya gelen Şermin Çetin, Ege Üniversitesi Mühendislik Fakültesi, Tekstil Mühendisliği bölümünden, Tekstil Kimyası ve Terbiyesi Uzmanlığı ile 2000 yılında mezun olmuştur.
2000-2018 yılları arasında Kasar-Dual A.Ş., Sanko Holding, Zorlu Holding Taç Linens, ITS Turkey ve İmteks Giyim San. A.Ş.’de baskı üretim, baskı Ar&Ge bölümlerinde, verimlilik artırma, süreç iyileştirme ve sertifikasyon gibi alanlarda ekiplerine liderlik ederek önemli projelere imza atmıştır.
Kumaş renklendirme ve baskı-printing üzerine sahip olduğu üretim ve Ar&Ge deneyimlerini, sektörel danışmanlık ve mesleki eğitim hizmetleri ile paylaşmaktadır.
2005 yılından bu yana TMMOB TMO Tekstil Mühendisleri Odası’nda farklı dönemlerde MYK ve İstanbul Şube Yönetim Kurulları’nda görev alarak, Tekstil Mühendisi meslektaşları ve adaylarına hizmet vermeye devam etmektedir.
2009 yılında bireysel gelişim ve dönüşüm alanına adım atan Şermin Çetin, insanın kendisiyle ilişkisini anlamanın ve bu ilişkiden başlayarak kişisel dönüşümün önemini keşfetmiştir. Bu keşif, onun bir İlişki ve İletişim Koçu, Yönetici Koçu, Duygusal Zekâ Uzmanı, Takım Koçu ve CharacterIX Danışmanı olarak rehberlik yapma yolculuğunun başlangıcı olmuştur.
Elde ettiği unvanlar ve yetkinlikler arasında ICF onaylı PCC İlişki ve İletişim Koçu, Duygusal Zekâ Uzmanı, NLP Master Practitioner, Gilbert Renaud Recall Healing Practitioner, Paul Ekman ESAC ve ETAC, Mikro Makro Mimik ve Beden Dili Uzmanı gibi sertifikalar yer almaktadır. Ayrıca, Sola Unitas CSF eğitimlidir ve MEB onaylı Usta Eğitici olarak da hizmet vermektedir.
Şermin Çetin, kurumların potansiyellerini performansa dönüştürebilmesi için özelleştirilmiş hizmet paketleri, süreç danışmanlığı ve liderlik programları sunarak, bireylerin ve kurumların kendilerini ve birbirlerini daha iyi anlamalarına katkıda bulunmaktadır. İngilizce, İspanyolca ve Almanca dillerini konuşan Şermin, eğitim, danışmanlık ve koçluk hizmetlerini bu dillerde sunmaktadır.
Her birey ve kurumun ortak özelliklerinin yanı sıra farklılıklarının da potansiyel taşıdığına inanan Şermin, eğitimleri ve danışmanlık programlarıyla katılımcıların potansiyellerine ulaşmalarına yardımcı olmaktadır. Doğayla barış içinde yaşamayı, her bireyin ve kurumun özgün özelliklerine değer vermeyi ve bu farklılıkları anlamayı ilke edinmiştir.
“Mutsuz insan yoktur, potansiyeline henüz ulaşamamış insan vardır.”
Tufan KARACA ile
Yönetim Vizyonu
BÜYÜTEÇ
Destekçilerimize Teşekkürler
Kozyatağı Mahallesi Sarı Kanarya Sokak
Byofis No: 14 K:7 Kadıköy 34742 İstanbul
Telefon: 0216 906 00 42 | E-Posta: info@ kobitek.com
KOBITEK.COM, bir
TEKNOART Bilişim Hizmetleri Limited Şirketi projesidir.
2001 yılından beri KOBİlere ücretsiz bilgi kaynağı olma hedefi ile, alanında uzman yazarlar tarafından sunulan özgün bir iceriğe sahiptir.
Tüm yazıların telif hakları KOBITEK.COM'a aittir. Alıntı yapılabilir, referans verilebilir, ancak yazarın kişisel bloğu dışında başka yerde yayınlanamaz