Kobitek.com web sitesi, analitik ve kişiselleştirme dahil olmak üzere site işlevselliğini sağlamak ve reklam gösterimini optimize etmek için çerezler gibi verileri depolar.
Ürün geldi ve beden olmadı. Birkaç gün yanımda gezdirdim, aldığım noktaya gidemediğim için yolumun üstündeki başka bir satış noktasına iade etmek istedim. Gittiğim şube, fabrika mağazasıymış. Ürün kullanılmamıştı zaten. Mağaza sorumlusu; “aldığınız nokta ‘franchise bayi’ değilse elbette iade alabiliriz dedi. 5 dakika sürdü işlem ve aldı. 1 gün sonra da para hesabıma iade edildi banka tarafından. Çok pürüzsüz ilerledi süreç. Perakende dediğimiz işlemin bir diğer adı da süreçleri mümkün olduğu kadar pürüzsüz hale gelmesi. Bu kadar yalın aslında.
Perakendenin üreticiler için başka bir artısı da sıcak para getirme potansiyeli. Yani nakit akışına katkısı. Ama genelde üretici tarafta olup da perakende mağaza işletmek isteyen markalarda gözlemlediğim problem, mağazanın nakit akışına fazla odaklanmaları. Bu aşırı odaklanma perakendenin diğer gerekliliklerini gözden kaçırmalarına sebebiyet veriyor.
Aslında perakendeciliğin öyle basit bir iş olmadığını hepimiz çok iyi anlıyoruz. Günümüzün hızlı temposunda, sadece stoğu dolu dolu sunmak yetmiyor; müşteriyle kurulan o sıcak, samimi bağ ve mekanın kendine has havası da en az rakamlar kadar önemli. Perakende aslında, ince kaslarla yönetilen bir organizma gibi; tasarımın, düzenin ve esnekliğin öne çıktığı, insan ilişkilerinin tüm işin temelini oluşturduğu bir alan da diyebiliriz.
İnsan insan…
Benim deneyimlerime göre, mağazayı yönetirken ilk önce “insan”ı merkeze almak gerekiyor. Her işte öyle aslında da, neyse. Güler yüzlü, samimi bir ekip oluşturduğunuzda müşteriniz de o enerjiyi hissediyor. Bu yüzden, satış ekibinizle aranızdaki iletişimin ne kadar sıcak olduğuna dikkat etmelisiniz. Çünkü müşterinin mağazaya ilk adım attığı andan itibaren, sizi ve markanızı algılaması, tam da bu samimiyete bağlı. Dozunda bir samimiyet.
Bundan sonra, mekânın düzeni ve tasarımına gelince… İnanın bana, küçük detaylar büyük fark yaratıyor. Sadece ürünleri teker teker sergilemek yerine, adeta bir hikâye anlatır gibi vitrinlerinizi, raflarınızı ve genel mekân düzeninizi planlayın. Renkler, ışıklandırma, hatta ürün yerleşimi; hepsi bir araya gelince, müşteri deneyimi çok daha anlamlı hale geliyor. Bu sadece ev ya da tekstil perakendeciliği için değil, hemen hemen tüm sektörler için geçerli. Her mağazanın kendine has bir müşteri akışı, deneyim haritası, sektörel dinamikleri vardır. Bu işte tecrübeli bir kişi, konuyu ele alabileceğiniz alternatif yöntemleri size çok kısa sürede gösterebilir.
Bir fabrika yönetiyorsanız, baktığınız şey depodan çıkan kamyonlar olur. Bayilere giden, içi ürünlerinizle dolu kamyonlar. İşte bunları ben ‘kalın kaslar’ olarak adlandırıyorum. Perakendeye baktığınızda ise ekiplerinizin, ürettiğiniz üründen bir adet alacak müşteri için kimi zaman uzun uzun zaman ayırdığını görürsünüz. Bu süreci de ‘ince kaslar’ olarak adlandırıyorum. Kalın kaslar çok esnemez ama ince kaslar esnektirler.
Dolayısıyla esneklik de işin olmazsa olmazı. Perakende sektörü sürekli değişiyor; trendler, müşteri beklentileri, hatta mevsimsel dalgalanmalar dahi var. Bu yüzden, ürün yetkinliğinizin yanı sıra, ne zaman neyi sunacağınıza dair stratejik bir yaklaşım geliştirmek şart. Bir yandan stokları ve ürün çeşitliliğini doğru yönetirken, diğer yandan da müşteri davranışlarını göz önünde bulundurarak yeniliklere açık olmak gerekiyor. Bir nevi, ‘anlık’ ve ‘uzun vadeli’ düşünceyi bir arada harmanlamak diyebiliriz.
Perakendede yönetimsel fonksiyonlar, finansal planlamadan lojistiğe kadar, her şeyin dengeli olması gerekiyor. Ama en temelinde insan ilişkilerinin yattığını unutmamak lazım. Mağazanızda çalışan her bir kişi, müşteriye yansıyan markanızın yüzüdür. Onların motivasyonu, enerjisi ve işine duyduğu sevgi, müşteriye de yansır. Bu yüzden, ekip ruhunu güçlendirmek, sadece toplantılarla değil, günlük küçük sohbetlerle, desteklerle, başarıların birlikte kutlanmasıyla mümkün hale geliyor.
Perakende yönetimi, sadece rakamlarla ölçülebilen bir iş değil; aynı zamanda insan ilişkileri, yaratıcılık ve esneklik gerektiren bir sanattır. Müşteriye değer katmayı, ekibi motive etmeyi ve sürekli değişen trendlere ayak uydurmayı başaranlar, bu zorlu ama bir o kadar da keyifli sektörde başarıyı yakalayacaktır. Perakendecilikte asıl fark yaratan, soğuk hesaplardan ziyade, insanı merkeze alan ve detaylara özen gösteren bir yaklaşımdır. Buraya kadar okuyanların aklından “perakendede e-ticaretin yeri hiç mi yok” diye geçmiş olabilir. Kesinlikle haklısınız. Geleneksel kanaldan çalışanlar öksüz kalmasın diye bir omuz atmak istedim bu yazıda.
Bir de çok şubeli perakendecilik yapıp da markalarının her şubede aynı hizmeti ve aynı mesajı verme durumu var ki, en çok aksayan taraflardan biri, o konu da başka yazıya kalsın.
İstanbul Bilgi Üniversitesi Ekonomi bölümünden mezun olduktan sonra Marmara Üniversitesi’nde Pazarlama alanında Yüksek Lisans derecesini aldı.
20+ yıldır pazarlama, marka, büyüme, iletişim, kurumsallaşma, çalışan markası, satış, rekabet, reklam, strateji konularında çalışıyor, okuyor, yazıyor, eğitim ve danışmanlıklar veriyor.
Tecrübe ve fikirlerini dijital platformlarda yayınlıyor.
Destekçilerimize Teşekkürler
Kozyatağı Mahallesi Sarı Kanarya Sokak
Byofis No: 14 K:7 Kadıköy 34742 İstanbul
Telefon: 0216 906 00 42 | E-Posta: info@ kobitek.com
KOBITEK.COM, bir
TEKNOART Bilişim Hizmetleri Limited Şirketi projesidir.
2001 yılından beri KOBİlere ücretsiz bilgi kaynağı olma hedefi ile, alanında uzman yazarlar tarafından sunulan özgün bir iceriğe sahiptir.
Tüm yazıların telif hakları KOBITEK.COM'a aittir. Alıntı yapılabilir, referans verilebilir, ancak yazarın kişisel bloğu dışında başka yerde yayınlanamaz