Kobitek.com web sitesi, analitik ve kişiselleştirme dahil olmak üzere site işlevselliğini sağlamak ve reklam gösterimini optimize etmek için çerezler gibi verileri depolar.
Nasıl ki bir insan için sağlıklı bir yaşamın tek gerekliliği beslenmek değilse, işletmeler için de öyledir. Uyku düzeni, çalışma saatleri, spor, stres gibi bir dizi değişkeni de birlikte yürütmeniz sağlıklı yaşamın şartlarından. İşletmelerde bir sponsorluk, bir reklam, yeni bir lansman da aynı şekilde. Portakal suyu gibi. İçtiniz bitti gibi olmamalı.
Pazarlama dediğimiz şey, aslında bir kas gibidir. Kol kasınız, bacak kasınız gibi düşünün. Spor salonuna gidip bir gün ağırlık kaldırırsanız ne olur? Ertesi gün kaslarınız biraz ağrır. Ya da uzun süre futbol maçı yapmayan kişiler bilirler; bir akşam halı sahaya gittikten sonra ertesi günü iş, onlar için çok zor geçer.
Kaslarınızı gerçekten güçlendirmek istiyorsanız, düzenli çalışmanız, doğru hareketleri yapmanız, beslenmenize dikkat etmeniz lazım. Pazarlama da böyle. Tek bir hamleyle “Tamam, artık marka olduk” diyemezsiniz. O kasları her gün biraz daha çalıştırarak, sabırla ve tutarlılıkla büyütmeniz gerekir.
Mesela, bir pastaneniz var diyelim. Ya da unlu mamüller üreten ve prakende mağazaları olan bir şirketsiniz. Bir gün sosyal medyada taze çıkmış poğaçalarınızın mis gibi kokusunu anlatan bir paylaşım yaptınız, herkes bayıldı. Harika! Ama sonra ne olacak? Eğer o paylaşımı bir daha yapmamak üzere rafa kaldırırsanız, bu sadece bir bardak “portakal suyu” olur. Müşterileriniz sizi bir hafta hatırlar, sonra unutur. Ama asıl mesele şu: Pazarlama, sadece o poğaçayı duyurmak değil, pastanenizi insanların hayatında bir yere oturtmaktır. Bu da, sadece iletişimle olmaz; markanızı büyütmek için o kasları her alanda ısrarla çalıştırmanız gerekir.
Peki, bu kasları nasıl güçlendireceksiniz? Önce şunu kabul edin: Her işletmenin kas yapısı farklıdır. Büyük bir zincir markanın pazarlama kasları, mahalle arasındaki pastaneden farklı çalışır. Ama temel prensipler hep aynıdır. Birincisi; tutarlılık. Müşterilerinizle bağlantınızı koparmayın; ister vitrininizi düzenleyerek, ister yeni bir tatlıyı tanıtırken, bunu düzenli yapın. “Bu hafta çok yoğunduk” demeyin, çünkü kaslar mazeret dinlemez. İkincisi, samimiyet. İnsanlar artık yapmacık şeylerden sıkıldı. Sizi siz yapan şeyi gösterin. Belki fırınınız biraz eski, ama poğaçalarınız anne eli değmiş gibi. Bunu hissettirin. Üçüncüsü, dinlemek. Müşterilerinizin neyi sevdiğini, neyi sevmediğini anlamak için kulaklarınızı açık tutun. Bu, kaslarınızı doğru çalıştırıp çalıştırmadığınızı gösterir.
Bir de şu var: Pazarlama sadece dışarıya dönük bir iş değil. Kendi ekibinizi de bu sürecin bir parçası yapmanız lazım. Mesela, tezgâhtaki arkadaşınız müşterilere 'Bugün kurabiyelerimiz ekstra kıtır, deneyin' dese, bu bile bir pazarlama dokunuşu olur. Ya da paketlerin içine minik bir not koyarsınız: 'Afiyet olsun, yarın çayınız bizden!' Bunlar küçük şeyler gibi görünebilir, ama işte o kaslar böyle güçlenir. Doğal ve samimi olun, yeter. Müşterilerinizle aranızdaki bağı kuvvetlendirmek için illa büyük laflar etmeye gerek yok.
Büyük bütçeler, dev kampanyalar olmadan da markanızı büyütebilirsiniz. Önemli olan, o küçük adımları atmayı bırakmamanız. Pastanenizin kasları ne durumda? Zayıf mı hissediyorsunuz, yoksa “Biraz ağırlık kaldırmışız” diye gururla aynaya mı bakıyorsunuz? Eğer kaslar zayıfsa, telaş yapmayın. Kas geliştirmek zaman alır. İlk başta 5 kiloyla başlarsınız, sonra 10’a çıkarsınız. Önemli olan, o ağırlığı kaldırmaya başlamanız. Belki yarın vitrininize bir dokunuş yaparsınız, belki müşterilerinize bir mesaj atarsınız. Ne kadar küçük olursa olsun, her adım o kasları biraz daha güçlendirir.
Sonuçta, pazarlama bir maraton, sprint değil. Portakal suyunu içip “Tamam, sağlıklıyız” demek yerine, her gün o bardağı elinize alıp, yanına güzel bir kahvaltı ekleyip, üstüne biraz yürüyüş yaparsanız, farkı hissedersiniz. İşletmeniz de öyle. Bir reklamla, bir lansmanla değil; her gün, her hafta, her ay o kasları çalıştırarak büyürsünüz. Hadi, şimdi o ağırlıkları kaldırmaya başlayın. Göreceksiniz, zamanla hem siz hem pastaneniz daha güçlü hissedecek.
İstanbul Bilgi Üniversitesi Ekonomi bölümünden mezun olduktan sonra Marmara Üniversitesi’nde Pazarlama alanında Yüksek Lisans derecesini aldı.
20+ yıldır pazarlama, marka, büyüme, iletişim, kurumsallaşma, çalışan markası, satış, rekabet, reklam, strateji konularında çalışıyor, okuyor, yazıyor, eğitim ve danışmanlıklar veriyor.
Tecrübe ve fikirlerini dijital platformlarda yayınlıyor.
Destekçilerimize Teşekkürler
Kozyatağı Mahallesi Sarı Kanarya Sokak
Byofis No: 14 K:7 Kadıköy 34742 İstanbul
Telefon: 0216 906 00 42 | E-Posta: info@ kobitek.com
KOBITEK.COM, bir
TEKNOART Bilişim Hizmetleri Limited Şirketi projesidir.
2001 yılından beri KOBİlere ücretsiz bilgi kaynağı olma hedefi ile, alanında uzman yazarlar tarafından sunulan özgün bir iceriğe sahiptir.
Tüm yazıların telif hakları KOBITEK.COM'a aittir. Alıntı yapılabilir, referans verilebilir, ancak yazarın kişisel bloğu dışında başka yerde yayınlanamaz!!!